Ne başka insanlardan ne de Tanrı’dan korkuyorlardı. Sadece servete tapıyor, sadece paraya kulluk ediyorlardı. Merhamet etmiyor, utanmıyorlardı. Şehirlere hoyratça giriyor, eskiyi harap ediyor yerine çirkin tapınaklar dikiyorlardı. Yeşil ovaları kirletiyor, çimenleri kurutuyor, çayırları yakıyorlardı. Binlercesi birarada geçince bir güzergahtan, orada ot bitmiyordu. Değdikleri su ağu oluyordu. Balıklar kaçıyordu onların geldiği kıyılardan. Gökteki kuşun uçtuğu yolu bile bozuyorlardı. Ormanları yakıyor, ağaçları söküyor, tanrıları olan, herşeyden çok sadık oldukları altın için dağları delik deşik ediyorlardı. Helak edilen her kavmin suçunu onlar işliyorlardı. Onlar Moğollardı. Hiç var olmamışçasına yoketti onları Yaradan.