Ön yargılardan kurtulmak diğer bir değişle su-i zanda bulunmamak zor iştir vesselam.
Ön yargı insanların yanlış olduğunu bildiği halde vazgeçemediği bir olgudur. Günlük hayatta, her anımızda karşılaşırız bu durumla ama yine de yaparız bu yanlışı.
Siyasette, sporda, sanatta kısacası her yerde ön yargılarımızdan arınmamız gerekir. Kişilerin dış görünüşü bizi hiç aldatmasın. Uzun yılar toplumla iç içe yaşamış insanlar veya iyi yetişmiş bireyler bu yargılarını biraz daha kırmış olurlar. Atalarımızın, çok değer verdiğim hatta herkesin de mutlaka bilmesi gerektiğini düşündüğüm bir sözü vardır. “Kişi giyinişine göre ağırlanır, konuşmasına göre uğurlanır.” Bu söz ön yargılarımızla ilgili her şeyi anlatıyor aslında bize. Düşünün karşınıza biri geliyor, üstü başı düzgün, markalı giyim kuşam, oturup konuşuyorsun seviye yerlerde. Bunun tam tersini de düşünebilirsiniz.
Kişiler ve kurumlar hakkında ön yargılı olmamak aslında biraz da tecrübe işidir. Görmüş geçirmiş insanlar daha aklı başında kararlar alırlar. Çünkü deneme yanılma yöntemiyle tecrübe etmişlerdir hayatı. Benim kanaatimce de en iyi öğrenme yöntemidir deneme yanılma yöntemi. Yani sütten ağzın yanar yoğurdu üfleyerek yersin.
Son dönemlerde çok kullanılan bir kavram girdi artık hayatımıza. “Ötekileştirmek” Aslında çok fazla üstünde durulması gereken çok derin anlamları olan bir kavramdır. Yine bunun temelinde yatan da ön yargıdır bence. “Öteki” iyi olan öteki mi yoksa kötü olan öteki mi? İşte tam da burada bakış açısı yani ön yargı giriyor devreye. Öteki dediğimiz insanı aslında pek de tanımayız. Belki dış görünüşü, belki bulunduğu ortam, belki memleketi veya en önemlisi de benim gibi düşünmüyor olmasıdır onu ötekileştiren. Bir şekilde tanışma, konuşma fırsatı bulursun o kişiyle veya kişilerle bakarsın ki o aslanda öteki değilmiş berikiymiş. Ondan sonra hadi buyur buradan yak olursunuz.
O zaman bizlere düşen kişileri ve kurumları ön yargısız ve ötekileştirmeden kabul etmek ve hayat felsefemizi bu doğrultuda belirlemek olmalıdır.