Yirmi beş yıldır çeşitli platformlarda, dergilerde, gazetelerde yazıyorum. İnternet üzerinde kendi sitemde yazıyorum. Oradan alıntılanıyor. Çok da takip edemiyorum. . . .
Şimdiye dek hiç bir yazımın altına bir başka isim koymadım. Şimdiye dek hiç bir yazımda mahlas ya da müstear ad kullanmadım. Her yazımı, altına adımı yazmak üzere yazı yazarım. Bu durumun bir tek istisnası; kamuya ait bir dergiydi. Aynı sayıda üç yazım alınmıştı. Birine eşimin diğerine oğlumun adını yazdılar. Hepsi bu. . . .
Takipçilerim bilir, piyasada yazar diye nam yapmış çoklarından iyidir kalemim. Ama bu kalemi ‘sipariş verilir’ endişesi ile bir mevkuteye teslim etmedim şimdiye dek, bir köşe tutmadım. Çünkü konjonktüre göre yazmam ben… Kendi pusulama göre yazarım. Vicdanımdan başka yerden emir almam. . . .
Böylelikle hür olmanın tadını sonuna kadar çıkartıyorum. Zihnimden döküleni, gönlümden geçeni hür bir şekilde ifade ediyorum. Ben buradan birilerine ‘ayaktakımı’ diyorum, sınırlar ötesinden ses verip ‘buradayız’ diyorlar. Ben bu kalem ile o kadar çok iş yaptım ki… . . .
Bir takım işsiz güçsüz adamlar, ‘Kanjal anmaları’ dolayısıyla yazılmış, altında başka bir isim olan bir yazının bana ait olduğuna dair bir intiba uyandırmak üzere birilerini arıyorlarmış. Benim de kendileri gibi başka isimlerin ardına saklanıp ona buna söylenebileceğimi düşünüyorlar. E hesap edemiyorlar aramızdaki farkı… . . .
O yazı benim değil… Çünkü ben hayatım boyunca müstear ad kullanmadım. . . .
Ama o yazı bir kere daha gösterdi ki Sizin sizden başka düşmanınız yok, Siz birbirinize düşman olarak yetersiniz, Siz içine tefrika düşmüş bir topluluksunuz, Siz içinde makul bir tek insanı barındıramayacak ölçüde ilkel adamlarsınız, Siz şu vesile ile düştüğünüz durumu bile fark etmekten acizsiniz. Parçalandıkça parçalanıyorsunuz…
Ayrıldıkça ayrılıyorsunuz. Ömrünü adadığı davasından vuruyorsunuz içinizdeki saygın insanları. Örgütlü yapılarınızı itham ediyorsunuz. . . .
Bir beygir, iki işsiz genç yetiyor sizi tar ü mar etmeye… Bu yüzden siz hiç kimse tarafından hiç bir şekilde ciddiye alınmıyorsunuz, Siz sadece birbirinizi ısırıyorsunuz. İnhirafınızı göremiyorsunuz. Öyle içler acısı bir haldesiniz ki. Benliğinizden başka tanrı tanımıyorsunuz. Lanete uğrayıp taşa dönüştüğünü fark edemeyen munkarizler gibisiniz. . . Hala uyanmayacak mısınız? Hala aymayacak mısınız? . . .
Hulusi ÜSTÜN