Afrin harekatı ile toplumun geniş kesiminin haberdar olduğu ‘Kızılelma meselesi…’ Aslında üzerinde durulması gereken bir husus. Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp’in metinlerine yeniden bakmalı. Ama bu kavram bu çağın projektörüne de tutulmalı. . . . Fetih çağı geçti. Geniş topraklara sahip olmak bir ülkü olamaz. Ne kadar geniş toprağın var o kadar soruna sahipsin. ‘Etki alanı’ kavramı bile topallamaya başladı. Ortadoğu’da etkili olmak, Ortaasya’da etkili olmak… Bunlar da eskiden olduğu kadar önemli değil. Tıpkı hukuktaki Müşterek Mülkiyet müessesesi gibi, yeryüzünün her tarafında hissedilir olmak önemli. Senin varlığın Polinezya’da, Alaska’da, Mançurya’da bir şeyler ifade edecek… O bakımdan Kızılelma bir fetih ülküsü olarak ele alınmamalı. . . . Ulusların bu tarz ideallere ihtiyacı vardır. Bu tarz idealleri, kadim kültüre ilişkin bir takım değerleri alıp işlemek, bu zamanın değeri haline getirmek, kullanılır kılmak, hatta popüler değer katmak önemli bir ihtiyaç. . . . Kızılelma Türkiye’ye ait bir yazılım sistemi olmalı. Yahut bir arama motoru Fonksiyonel bir çip Ay, satürn, uranüs olmalı… Kızılelma molekül transferi, Sağlıklı bir toplumun şehri, Bir mimari tarz, bir tıbbi buluş… bir edebi tarz, susuzluğa çare, kansere ilaç… bir Türki moda… . . . Milliyetçilik, din, etnik değerler… bunlar hamasetten kurtarılmalı. Türkiye’nin Kızılelması ‘insan hak ve özgürlüklerine saygılı modern, müreffeh, etkin bir medeniyet inşası olmalı. Ve bu Kızılelma dünyaya duyurulmalı.