Elimizi erdirip düzeltemeyeceğimiz acıları öğreniyoruz. Hiç bir katkımızın ve etkimizin olamayacağı idealler için savaşıyoruz. Ayrıntılı vakıf olamayacağımız kavgalara taraf oluyoruz. Bizi hiç bir şekilde müdahil olamayacağımız global sorunlara bakış açımıza göre saflara ayırıyorlar. Başka safta kabul ettiklerimizle kavga ederek ömür geçiriyoruz. Heyecanlı bir tiyatroyu izleyip kendini sahnede sanan zavallı izleyiciler gibiyiz. . . . Oysa… Herkes elinin erdiği alandan sorumludur. Kudüs’ten önce evinden, mahallenden, ailenden… Suriye’den önce sokağından, akrabalarından ve dostlarından sorumlusun. Çünkü birinde senin irade ve eylemin sonuç üzerinde etkilidir, Diğerinde değildir. Ben de lokal olanın kıymetli olduğunu düşünüyorum. Yakında olanın önceliği bulunduğunu… Sokağının, mahallesinin, aile ve akrabasının, dostları ve komşularının sorunları üzerinde kafa yorup etkili olamayanın Trump’ı, Suriye’yi, iktidarı ve muhalefeti, küresel ısınmayı, din ve mezhep tartışmalarını, bor ve uranyumu konuşmasının pek bir anlamı olmadığını sanıyorum.
Hulusi ÜSTÜN