1 Mart 2012 tarihinde kurulan ve bizlere şikâyet etmeyi öğreten o müthiş buluş Alo 147 o tarihten günümüze Milli Eğitim çalışanlarını canından bezdirmiştir. Alo 147 öğretmen ve idareci ihbar hattına bir telefon kadar yakın olan insanımız, haklı yâda haksız binlerce eğitim çalışanını (öğretmeni ve idareciyi) iftira, yalan dolan, mesnetsiz iddia ve ihbarlarla aşağılamış toplumda saygın bir yeri olan öğretmenlik mesleğinin güven ve itibarını zedelemiştir. İhbar hattı kısaca canı sıkılanının öğretmeninden şikâyetçi olduğu, kimlik bilgilerimin gizli kalmasını istiyorum dediğinde gizli tanık statüsüne sokulduğu bir hat şekline dönüşmüştür. Bu şekildeki ihbarlarla birçok eğitim çalışanından bilgi talep edilmiş yetmemiş ön inceleme başlatılmış yetmemiş soruşturma açılmıştır…
Milli Eğitim Bakanlığının şeffaf olma ve insanların en temel demokratik haklarından bir tanesi olan şikâyet etme hakkını kullanması için açtığı bu hat ihbar hattı olmaktan çıkarak iftira hattına dönüşmüştür.
Peki, geleceğimizin teminatı olan nesillerimizi yetiştiren öğretmenlerimizin yasal hakları nelerdir;
1) 1982 Anayasasının 39 uncu maddesinde “Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karşı, bu görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılan isnatlardan dolayı açılan hakaret davalarında, sanık, isnadın doğruluğunu ispat hakkına sahiptir…” denilmiştir.
2)657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 25 inci maddesinde “Devlet memurları hakkındaki ihbar ve şikayetler, garaz veya mücerret hakaret için, uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucunda bu isnat sabit olmadığı takdirde, merkezde bu memurun en büyük amiri, illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını Cumhuriyet Savcılığından isterler.” hükmüne yer verilmiştir.
3)4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 15 inci maddesinde “Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki ihbar ve şikayetlerin ihbar veya şikayet edileni mağdur etmek amacıyla ve uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı hazırlık soruşturması sonucunda anlaşılır veya yargılama sonucunda sabit olursa haksız isnatta bulunanlar hakkında yetkili ve görevli Cumhuriyet başsavcılığınca re’sen soruşturmaya geçilir.
4)Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yukarıdaki fıkrada belirtilen durumlarda kamu davası açılması için Cumhuriyet başsavcılığına başvurma ve haksız isnatta bulunanlar hakkında genel hükümlere göre tazminat davası açma hakları saklıdır.” şeklinde bir düzenleme yer almıştır.
5)5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 127 nci maddesinde “İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması hâlinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hâllerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.” denilmiştir.
Biz eğitim çalışanlarının Milli Eğitim Bakanlığından iki tane önemli talebi bulunmaktadır.
1.Başbakanlık iletişim Merkezi( BİMER) de olduğu gibi şikâyet edenin kimlik bilgileri olmadan şikâyetin alınmaması ve şikâyet edene mutlaka şikâyet ettiği kamu görevlisi hakkında haksız isnatta bulunması halinde bunun yasal müeyyidesinin bulunduğunun bildirilmesi.
2.Bakanlığın bizlerinde yasal haklarımızdan olan, veliden şikâyetçi olma hakkımızı kullandırmasını istiyor ve bir “Veli Şikâyet Hattı” kurmasını talep ediyoruz. Bu hat açılır açılmaz şu şikâyetlerde bulunmak istiyoruz.
1-Veli toplantılarına neden katılmıyorsunuz?
2-Çocuğunuzla neden ilgilenmiyorsunuz?
3-Çocuğunuz küfürü nereden öğrendi?
4-Çocuğunuza televizyondaki gereksiz dizileri neden izlettiriyorsunuz?
5-Çocuğunuza şiddet içeren bilgisayar oyunları neden oynattırıyorsunuz?
6-Çocuğunuzla neden oynamıyorsunuz?
7-Çocuğunuza neden kitap okumuyorsunuz?
8-Çocuğunuzun arkadaşlarını neden tanımıyorsunuz?
