Afrin konusunu komşudaki yangın olarak ifade etmiştik. Yangın bize doğru geliyordu ve komşu bahçede müdahale etmezsek bizim bahçemize de sıçrayacaktı . Türkiye de komşu yangına müdahale ederek, Afrin’de bir askeri operasyona başladı. Türkiye’nin kaybedebileceği bir savaş olmadığı için savaşın fiili sonucu zaten belliydi ama ; siyasi sonuçları nasıl olacaktı ? Orada savaşan askerlerimiz kadar dışişleri bakanlığımızın ve bürokratlarının da görevi ve önemi de savaşan Mehmetçiklerimiz kadar önem arz etmekte idi. Bekledik ve gördük.İngiltere ‘ Türkiye sınırlarını güvende tutmayı istemek konusunda haklı. Şiddeti azaltmak ve en önemli hedefe odaklanmak amacını paylaşıyoruz, Suriye’de Esad rejiminin sona ermesine varacak siyasi bir süreç.’ Demiştir.
BM Güvenlik Konseyi Türkiye’nin Afrin harekatını değerlendirmiş ve Konseyden Türkiye’ye karşı bir kınama ya da operasyonu sonlandırma talebi de gelmemiştir. Bu önemli bir durumdur. Şunu söyleyebiliriz ki: Yapılan operasyon uluslararası platformda meşru ve haklı olarak görülmüştür. Tabi ki tüm Dünya’nın da bunu alkışlamasını beklememek gerekir AB bu konuda bir takım çekinceler bildirebilir bunu da doğal karşılamak gerekir.
Bir savaş kararı alınana kadar bu tartışılabilir, istişare edilebilir. Karar alındıktan sonra ise bunun müzakeresi ve karşıtlığı toplumda hoş karşılanmaz . Başladıktan sonra yapılacak eleştiriler toplumsal motivasyonu bozar . İngiltere gibi bir ülkenin ‘Türkiye sınırlarını güvende tutmayı istemek konusunda haklı.’ Dedikten sonra ülke içindeki bazı aydınların savaşa karşıyız gibi açıklamaları fikir ve düşünce özgürlüğü penceresinden baktığımız zaman evet söyleyebilirler fakat bunu söyleyince de bir düşünsel linç ile karşılaşmaları da doğaldır. Herkes fikrini özgürce söyleyebilir bu ülkede ama bunun yangın söndürmeye giden askerlerimizin motivasyonunu bozacağını da değerlendirmek gerekir.
Büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK “Felaket Başa Gelmeden Evvel Önleyici ve Koruyucu Tedbirler Düşünmek Lazım. Felaket Geldikten Sonra Dövünmenin Yararı Yoktur.” Demiştir. (Nutuk’ta II,s463) Bu operasyonu eleştirenlere birde ulu önderin Nutukta ifade etmiş olduğu bu sözü ile bu konuya bakmalarını ve sonrasında değerlendirme yapmalarını rica ederim. Orada kurulan PKK ordusunun Hatay’a saldırmasını mı beklemek gerekir ? Sonrasında keşke yılanın başını ufakken ezseydik diye mi dövünseydik ? Yapılan felaket başa gelmeden evvel önleyici ve koruyucu tedbirleri almaktır. Meselenin özü budur . Türkiye dış politikada zaman zaman yılanın başını büyütmüş ve bununda cezasını çekmiştir. Birde şunu ifade etmek gerekir ki dış ilişkilerde bizi hükümet değil devlet temsil eder. Bu tarz konularda devletin görünen yüzü olan hükümete olan karşıtlık , hükümet karşıtı olmak isteyeni devlet karşıtı yapabilir. İçerde istediğiniz kadar eleştirin ama dış ilişkide eleştirirken lütfen devlet kararı olduğunu bilelim. Bu konularda dikkat ederseniz HDP hariç tüm siyası partiler %95’lik bir koalisyon oluşturmakta bir an bile tereddüt etmemektedirler. Temennimiz HDP’nin de bu koalisyonu %100’e tamamlamasıdır. İçerde kavga edelim ama dışarıda tek yumruk olalım.