MENA bölgesinin en büyük biyoteknolojik ilaç firması CinnaGen, yerel ve bölgesel pazarlar için Türkiye’yi yeni üretim ve Ar-Ge üssü olarak belirledi. 2017 yılında Tekirdağ’da Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nde temeli atılacak fabrika ile ilaç firması, Türkiye’nin ilaç endüstrisine adım atmaya hazırlanıyor. İran merkezli biyofarmasotik ilaç üreten firma, Türkiye’deki biyoteknolojik ilaç üretimi hacmini artırmakla kalmayacak yüksek teknoloji ve inovasyon kabiliyetini Türkiye’ye transfer edecek. Hastaların ilaçlara erişimi kolaylaşırken, ülkede üretilemeyen ilaçların üretimi ile kamu maliyesine olan yük hafifleyecek, aynı zamanda Avrupa başta olmak üzere diğer pazarlara yapılacak ihracat faaliyetiyle dış ticaret açığı azalacak ve ülke ekonomisine önemli bir katkı sağlanacak.
İstanbul’da düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuşan CinnaGen İlaç Kurucu Ortağı ve CEO’su Dr. Ferhat Farşi, “Türkiye’de biyoteknolojiye yatırım yapıyoruz. Bu teknolojiyi Türkiye’ye getirmeye çalışıyoruz. Bu ilaçlar Türkiye’ye ithal ediliyor. Yüksek maliyetli, yüksek teknolojili ilaçlar ve 1 milyar dolar devlet bütçesinden para harcanıyor. Eğer bu şekilde devam ederse yakında 2 milyar dolara kadar yükselecek. Burada atmış olduğumuz adım, Türk ilaç sanayinin teknoloji ürünlerinin yerelleşmesi için çok önemli” dedi.
“16 milyar dolarlık ihracat potansiyeline sahip olabiliriz”
Biyoteknolojik ilacın ne olduğunu açıklayan Farşi, “Kimyasal ilaçlar kimyasal sentezlerle elde ediliyor. Biyoteknolojide canlı organizmalar kullanılır. Canlı organizmaların sizin istediğiniz proteinleri,peptitleri üretmesi için programlıyorsunuz. Onun için daha yüksek bir teknoloji gerekiyor. Bu teknolojiyi Türkiye’ye getirmek, ilaç sanayinin hem cari açığı açısından önemli bir katma değer sağlayacak hem de ihracat kapasitemizi ciddi şekilde arttıracak. Çünkü bu ilaçlar yüksek maliyetli ilaçlar. Türkiye’de kutu bazından kimyasal ilaçlarda ortalama fiyat 8 TL iken biyoteknolojik ilaçlarda çok daha fazla rakamlar söz konusu. Biz bunları Türkiye’de üretebildiğimiz takdirde özellikle MENA bölgesinde Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrupa başta olmak üzere ihracat potansiyeli bulduğumuzda 16 milyar dolarlık ihracat potansiyeline sahip olabiliriz” diye konuştu.
“İstihdam kaynağı oluşturacağız”
Biyoteknolojinin diğer yatırımlardan çok farklı olduğunu dile getiren Farşi, “Burada insan gücü yani beşeri sermaye ön planda. Türk ilaç sanayi, kimyasal ilaç sanayide gelişmiş olmasına rağmen bu konuda çok fazla adım atmış durumda değil. Atılan adımlar çok yeni. İnsan kaynağı açısından kendimizi şanslı hissediyoruz. İnsan kaynağımız var. Bu kaynağı Türkiye’ye getirmek istiyoruz. Teknisyen ve ilgili teknik personeli eğitmek istiyoruz. Bunu yaparken değişik üniversiteleri kullanacağız. Onlar ile işbirliği yapacağız” şeklinde konuştu.
Farşi, üretim sürecine geçiş ile birlikte istihdam kaynağı oluşturacaklarını belirterek ilk etapta 100 kişiye iş imkanı sağlayacaklarını ve bu sayının artarak süreceğini açıkladı.
” Türkiye biyoteknoloji bakımından dışa bağımlı”
Türkiye’nin özellikle biyoteknoloji bakımından dışa bağımlı olduğunun altını çizen Farşi, Türkiye’nin biyoteknolojik ilaçlara 1 milyar dolar ödediğini belirterek, ilaç firması olarak üretim sürecine geçişleriyle birlikte cari açığı azaltacaklarını vurguladı. Farşi, “Kimyasal ilaçlarla ilgili Türkiye’de son derece modern tesisler mevcut. Uluslararası regülasyonlara paralel üretim yapmaktalar. Şu anda biyoteknoloji ile ilgili ciddi şekilde eksiklik ve boşluk var. Bunu doldurmak için bu yola başvurduk” dedi.
Teknoloji transferinin çok önemli olduğunu belirten Farşi, “Sahip olduğumuz ürünlere pazar payı olarak baktığımız zaman aşağı-yukarı 1,8 milyar dolarlık Türkiye ilaç pazarına eş değer geliyor. Sahip olduğumuz portföye baktığımız zaman 500 milyon dolar. Bunu Türkiye’de üretebildiğimiz takdirde ithalat yükünden kurtulmuş olacağız” ifadelerini kullandı.
Hastaların ilaca erişimi kolaylaşacak
Canlı hücrelerden elde edilen biyolojik ürünleri içeren biyoteknolojik ilaçlar üreten firmanın ürün gamında; yüksek teknolojilerle hızlı ve aynı zamanda mevcut tedavi maliyetini düşürecek ürünler yer alıyor. Biyoteknolojik ürün gamı, kanser ve kan hastalıkları başta olmak üzere ciddi bağışıklık sistemi hastalıkları, MS gibi spesifik merkezi sinir sistemi nadir hastalıkları için ve kısırlık tedavisinde kullanılan ilaçlardan oluşuyor. İlaç firmasının Türkiye’de üretim sürecine geçişiyle birlikte başta kanser olmak üzere hastaların ilaçlara erişimleri, hem iç pazarda satışı hem de tedavi maliyeti açısından kolaylaşmış olacak.