Unutulmaya yüz tutmuş kalaycılık mesleği, “10. Altın Eller Geleneksel El Sanatları Festivali’nde yeniden hatırlanıyor. Çekiç ve çelik kalem kullanılarak bakırları önce ürün haline getirilip sonra da Osmanlı ve Selçuklu motifleriyle süslenen ürünler, festivalde alıcılarını bekliyor.
Beyoğlu Belediyesi tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen “10. Altın Eller Geleneksel El Sanatları Festivali’ sedef, gümüş, bakır, çini, deri, tezhip, minyatür, el dokuma, cam işleme, baskı yazma, tel kırma gibi ustaların hünerli ellerinden çıkan değerli ürünleri ziyaretçilerle buluşturuyor. Çekiç ve bir çelik kalemle saf bakırları; yekpare vazoya, bakır turalı işlemeli kayık tabağa, bakır turalı surahiye, bakır ayran ve su tasına, bakır mumluğa, şekerliklere dönüştüren Mustafa Tepebaşı da festivalde açmış olduğu stantta alıcılarının yoğun ilgisiyle karşılaşıyor.
Kalaycılık mesleğini babasından öğrendiğini söyleyen kalay ustası Tepebaşı, “Ben hem okula hem de dükkana giderdim. Çıraklıktan kalfalığa ve sonra ustalığa geçtim. Ancak şimdi çırak bulmak çok zor. Bulduğumuzda ise öğrenmekten çok ‘bana ne kadar vereceksin’ diyorlar ” diyerek kalaycılığın unutulmaya yüz tutmaya hazır bir meslek olduğunu hatırlattı.
“KENDİMİZİ GÖSTERME İMKANI VEREN BAŞKANIMIZA TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Festivalde stant açarak halka ‘biz de buradayız’ deme imkanı yakaladıklarını söyleyen kalay ustası Mustafa Tepebaşı, “Beyoğlu Belediyesi’nin sağlamış olduğu imkanlar ile burada kendimizi gösterme fırsatı elde ettik. Burada toptancı müşteriler edindik, müşterilerimizle diyalog kurma şansı elde ettik. Beyoğlu Belediyesi’nin sağladığı bütün imkandan dolayı Başkanımız Ahmet Misbah Demircan’a çok teşekkür ediyorum” dedi.
‘AA BUNDAN BABAANNEMDE VARDI’ DİYEREK ŞAŞIRIYORLAR
Bütün ürünleri kendi elleriyle yaptıklarını söyleyen Mustafa Tepebaşı, genellikle aksesuar ağırlıklı çalıştıklarını; tava, tencere gibi ürünler yaptıklarını; filmlerle, restoranlarla ve otellerle de çeşitli çalışmalar gerçekleştirdiklerini dile getirerek; bakırı nasıl bir ürün haline getirdiklerini anlattı. Tepebaşı: Bakırı şekle soktuktan sonra iyi bir temizliyoruz. Daha sonra bu ürün kalaylanmaya gelir. Genelde Osmanlı ve Selçuklu motiflerini bakırlarımızın üstüne işliyoruz. Zor oluyor ama ürün ortaya çıkınca gerçekten değiyor diyoruz” şeklinde konuştu.
Kahramanmaraş’tan geldiklerini hatırlatan Mustafa usta, İstanbul’da ürünleri görünce ‘aa bundan babaannemde vardı’ diyerek şaşıran vatandaşların bile olduğunu söyledi.