Tarih boyunca kadına değer vermemiş, kadını yük olarak görmüş, numara ile seslenilen bir köle olarak kabul etmiş, insan olup olmadığını yıllarca tartışmış batı medeniyetinin, kadına yönelik yapmış olduğu bu kutlamalar batının iki yüzlülüğünü ortaya koymaktadır.
Bizim medeniyetimiz dışında kadına değer verdiğini iddia eden bütün sistemler, ona sadece bir vitrin malzemesi olarak kıymet vermekte, arka plânda ise kadını ancak ekonomik bir meta olarak kullanıp ezmekte ve tüketmektedir.
Bugün kapitalist toplumumuzda eşitlik mücadelesi vermeye çalışan kadın, gerçekte kendi yaratılış kanunlarını çiğneyerek biraz daha köleliğe itilmektedir. Çünkü batı bütün tarihi boyunca kadını köle olarak görmüştür.
Gücün üstün tutulduğu sistemlerde şiddetin kurbanları yalnızca kadınlar değildir. Kadın, erkek, çocuk fark etmez zayıf ve güçsüz olan herkes potansiyel şiddet kurbanıdırlar.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle her yıl nice insan konuşuyor. Her sene kadınlar günü bildik vaatler, hamasi sloganlar ve kadınlara yönelik programlarla hiçbir yaraya merhem olmadan geçip gider. Temenniler hep yapılır, tespitler gündeme getirilir fakat çok geçmeden her şey unutulur ve sorunlar bir yıl sonra tekrar dillendirilmek için rafa kaldırılır.
Maalesef kadın, günümüz hayatının hemen hemen tüm sektörlerinde tüketime yöneltici, kâr marjını arttırıcı bir reklam aracı olarak görülmekte ve bu uğurda manevi hiçbir değer yargısı önemsenmeden hunharca harcanmaktadır.
Günümüz kadını, huzur ve mutluluğa hasret.
Modern hayat ve eşitlik sözlerinin ardına sığınarak kadının itibarını zedeleyen olumsuz ortamlarda sabahlara kadar çalıştıran zihniyet, kadının annelik hakkını gasp ediyor.
Kadın ve erkeği birbirine rakipmiş gibi göstermek her iki cinse karşı yapılmış bir zulümdür. Çünkü onlar, birbirinin tamamlayıcısıdır. Efendimiz(sav) Veda Hutbesinde kadınlar hakkında şöyle buyuruyor:
“Ey insanlar! Kadınlarınızın haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah Teâlâ’dan korkmanızı tavsiye ederim.”
“Siz kadınları Allah Teâlâ’nın emaneti olarak aldınız. Onları Allah Teâlâ’nın emriyle kendilerinize hanım edindiniz. Kadınlar hakkında Allah Teâlâ’dan korkun, onlara karşı merhametli davranın, hayrı tavsiye edin.’
Peygamber efendimizin bu nasihatlerini kalplere yerleştirerek yetiştirdiğimiz fertlerden oluşmuş bir toplumda, kadına emanet bilinci ile yaklaşılacaktır.
Bizim medeniyetimiz şefkat medeniyetidir. Ağaçların, hayvanların, anne rahminde daha dünyaya gelmemiş bebeklerin, beli bükülmüş ihtiyarların, ak saçlıların, kadınların hukukuna riayet edilir.
‘’Üff dahi demeyin’’ diyen bir medeniyetin sahipleriyiz. Bizim medeniyetimizin temellerinde şiddetin izine asla rastlanmaz. Kadın ötekileştirilmez. Saygının zirvesinde olmakla taçlandırılır. Bizim medeniyetimiz kadınlara değil şiddet onlara ‘üff’ denilmesine bile razı değildir.
Bizler, cennetin anaların ayakları altında olduğuna inanan, kendisine yapılmasını istemediğini bir başkasına da yapmamayı tavsiye eden bir medeniyetin temsilcileriyiz.
Kadınlar Allah’ın emanetidir.
Toplumsal seferberlik ile ahlaklı insan olmanın, erdemli olmanın, insana, canlıya hatta eşyaya saygılı olmanın gereği anlatılmalı, dünyayı, insanları, kadınları tüketmek yerine ‘emanet olduğu’ bilinci inşa edilmeli ve korunmalıdır.
Saadet Partisi Kadın Kolları olarak ; kadınlarımızın yüzlerinin bir gün değil her gün güldüğü bir Dünya temenni ediyor bu dileklerimizle şefkat medeniyetinin mimarları olan tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.
Perihan ERSOY