Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinin ev sahipliğinde “Yerel Yönetimler ve Tarım” konulu panel gerçekleştirdi. Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde “Yerel Yönetimler ve Tarım” konulu panelde ilçede uyguladığı tarım projelerini anlattı.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinin ev sahipliğinde gerçekleşen panele Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ve Şube Başkanı Ahmet Atalık ile bir çok üye katılım gösterdi.
NUHOĞLU: METROPOLLERDE YAŞAYANLAR SAĞLIKLI GIDAYA ULAŞAMIYOR
Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu: “Kadıköy bir tarım kenti değil ama 450.000 nüfuslu ciddi bir tüketici kitlesi ve sağlıklı gıdalar tüketmek istiyor. Tarıma yönelik bitki bahçelerimiz var ve biz özellikle öğrencilerimizin bunları öğrenmesini istiyoruz. Bir organik pazarımız var ama en önemlisi tarım ile ilgili politikalar tüm Türkiye’yi ilgilendiriyor. Ülkemiz ciddi bir tarım ülkesiyken şuanda her şeyi ithal edebilecek konuma geldi. Yüzde 80’ler köylerde yaşarken şimdi 50’lerin altına düştü. Biz tarımın gelişmesini, üretimin arttırmasını ve hayvancılığın gelişmesini istiyoruz. Dünyada sanayinin ve teknolojinin çok gelişmesiyle beraber ciddi bir işsizlik sorunu ile karşı karşıyayız. Tarımın sağlıklı üretim sağlayacağı ve istihdam anlamında katkı sağlayacağını biliyoruz. Hassasiyetlerinden dolayı Silivri Belediye Başkanıma çok teşekkür ediyorum.”
ATALIK: BİR ZİRAAT MÜHENDİSİ OLARAK IŞIKLAR’DAN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİM TMMOB
Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Ahmet Atalık: “Silivri’nin genel çerçevesine baktığımızda, hepimizin yakından takip etmesi gereken bir ilçemiz. Yaşanabilir, keyifli ve kültürel yönüyle de süper bir ilçe. Başkanımla şahsi sohbetlerimizde de kendisinden çok şey öğrendiğimi belirtmek istiyorum. Silivri her yıl “Tarım Fuarı” düzenliyor. Çok az yer vardır belediye olarak bunu gerçekleştiren ve başarıyla götüren. Birçok tarım festivali düzenliyorlar.
SİLİVRİ BELEDİYESİ’NİN YAPTIKLARINI ODAMIZIN RAPORLARIYLA KARŞILAŞTIRSAK FARK BULAMAYIZ
Biraz araştırma yaptığınızda başkanımızın özel olarak tarım çalışmalarına verdiği önemi görmek mümkün. Kurduğu özel “Tarım Lisesi” ile öğrencilerine İtalya’da, Fransa’da staj yapma imkanı sunuyor, bu imkan fakültelerde yok. Tarımsal anlamda birçok kurs gerçekleştiriyorlar, çalıştaylar yapıyorlar. Çocukların unutulan hayal dünyasını yeniden canlandırmaya teşvik ediyor kendisi kutluyor ve teşekkür ediyorum. Tarıma ve tarımla ilgilenenlere özel ilgi gösteren bir Belediye Başkanı kendisine çok teşekkür ediyorum.”
IŞIKLAR: TARIM DÜNYANIN GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİRECEK
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar panelde ki konuşmasında şunları söyledi: “Tarım dünyanın geleceği ve biz dünyanın gerçekten çok özel bir coğrafyasındayız. Bereketli topraklara sahip ülkeler maalesef büyük baskılar ve yaptırımlarla karşı karşıya. Şunu gördüm ki bu noktada yerel yönetimler bir fırsat. Belediyeler, işletmelerden farklı olarak yaşayan bir organizma yönetiyor, hizmet üretiyor kentinizi çok iyi tanımanız gerekiyor.
ÖNCE YANLIŞ OLANLARI DÜZELTMEKLE İŞE BAŞLADIK
Silivri’de 900 km yeşil alan var. 42 km sahil var ve 7000 yıllık bir şehir. Benim burada denize paralel binalar yaptırmamam gerek, herkesin ranttan eşit pay alması lazım. Yani adaleti sadece mahkeme salonunda değil, kent rantlarının dağıtımında da sağlamamız lazım. 7000 yıllık tarihle, kültür turizmi ve 900 kilometrekarenin içerisinde de tarım! Bir de kaçak furya var, vatandaş televizyon kanallarından kaçak araziler almaya devam ediyor. Bunları önlemenin tek yolu çiftçiye, ayçiçeği ve buğdayın dışında, katma değeri yüksek, klasik tarımdan elde edeceği gelirden çok daha fazla gelir sağlayacağı alternatifleri sunmaktan geçer. Buraların “Tarım Sit Alanı” ilan edilmesini öngörerek kanun teklifinde bulunduk.
KENT VE KENT ÇEVRESİ TARIM TEK ÇIKIŞ YOLU
Ben kent ve kent çevresi tarımdan bahsediyorum. Katma değeri, bilgiyi kullanan, inovasyonu çok yüksek tarım şeklinden bahsediyorum. Evlerin balkonlarında, çatı katında sebze yetiştirilmesinden, farmakolojiden, uzay sanayisine ısırgan liflerinden çelik halat yapımına kadar birçok sektöre katkı sunan ürünlerin o tarım arazilerinden üretildiğini bizzat gördüm. Bizim hikâyemiz; yırtıcı bir hayvan sizi kovalarken, farkında olmadan dünya rekoru kırmak aslında.
RANTTAN KAÇMAK İÇİN TARIMA YÖNELDİK
Arkamızdan gelen betondan, demirden kaçarken tarım merkezimizi açtık. Okullardan çocuklar geliyor ve ne ekip ne biçtiğimizi, ne deneylediğimizi gezip görüyorlar, toprağa belki de ilk kez bizim merkezimizde temas ediyorlar. Bir üniversite kampüsü gibiyiz. Distilasyon tesisi kurduk. Ektiğiniz biçtiğiniz ne varsa getiriyorsunuz biz size yağını çıkarıyoruz ve bu çıkan ürününüzün alıcısı da hazır bekliyor. Türkiye’de bugün maydanoz tohumunu bile bulamayıp dışardan alıyoruz. Biz tohumun hafızasını kaybettiği yerde karabuğday tohumu yetiştirip Anadolu’ya gönderiyoruz. Kendini tekrar etmeyen dışardan aldığımız o tohumların, fidelerini ve tohumlarını TÜRAM’da yetiştiriyoruz. Bu markaların sektörlerinin kurulduğunu düşünün. Yeri olmayana bu aromatik bitkileri yetiştirmek şartıyla yer verdik. Eksikliğimizin bilgi eksikliği olduğunu gördük ve bir “Tarım Lisesi” kurduk. Avrupa fonlarında tarım diye bir başlık yok, İstanbul’da tarım mı olur diyorlar biz bunun en büyük örneğiyiz. Bir kentin kendi toprağını iyi tanıyıp, bir projeksiyon, bir kalkınma dinamiklerini halklı ile beraber kurup hazırlaması lazım.
HER BELEDİYENİN KENDİ BÖLGESİNDE BİR KALKINMA DİNAMİĞİ OLMALI
Türkiye’deki her mahalli idare kendi bölgesinde yeraltı ve yer üstü zenginliklerini doğru kullanarak kendi kalkınma hamlesini gerçekleştirebilecek durumdadır. Ben bu konularla ilgili olarak tüm mevzuatları inceledim ve hepsine hâkim durumdayım. Israrla yaptığımız çalışmaların ardından oluşan Tarım Sit Alanı çok büyük bir açılımdır. Bu bölgelerin üzerine tarımsal endüstri bölgelerinin kurulmasıyla da bu süreç çok daha başarılı bir noktaya ulaşarak tamamlanabilir. Bu sürecin tamamının sonunda, eğitimde buna dâhil olmak üzere mevzuat ile tanımlanmış oldu. Bunun için tam 9 yıldır hiç aralıksız ve ısrarla çalışmalarımıza devam ettik. Bu geldiğimiz noktada emeği bulunan, buradan isimlerini sayamayacağım tüm bilim insanlarına, üniversitelerimize çok teşekkür ediyorum.
BİLİMİ SOKAĞA İNDİRMEKTE ÇOK İHMALKÂR DAVRANILDI
Bu noktada bir hususun daha altını çizmek istiyorum. Bizler bugüne kadar bilimi sokağa indirmek konusunda çok ihmalkâr davranmışız. Evet, siyaset çok önemli bir kurum ama bugüne kadar yapılan siyaset, sadece günü kurtarmak adına yapılmış. Siyasetçinin bir asli görevi de işte bu bağları kurup, bilimi, ilimi, sanatı ve eğitimi halk ile buluşturabilmektir, sokağa indirmektir. Siyaset kurumu çok yıpratılmış olabilir, çok fazlasıyla ayağa düşürülmüş ve halkın güvenini sarsmış olabilir. Fakat bilim konusu bambaşka bir alan ve bu konuda çok başarı isimlerin ülkemizde olduğunu söyleyebilirim. Özellikle Yeditepe Üniversitesi’nde, ki burada Nobel’e aday gösterilmiş bilim insanlarımız var, Namık Kemal Üniversitesi’nde, Bezm-i Alem Üniversitesi’nde çalışmalarıyla fark yaratan çok fazla bilim insanımız var. Ancak bu yapılan çalışmalar raflarda kaldığı, sokakla buluşmadığı ve memleketimizi yapay gündemlerle çevreledikleri müddetçe bu çalışmalar gibi geleceğimizin de kaybolacağını üzülerek görüyorum.
YÜZÜMÜZÜ GELECEĞE ANCAK TOPRAKLARIMIZI KORUYARAK DÖNEBİLİRİZ
Tüm bu süreçlerin, yapmış olduğumuz çalışmaların, mevzuat, yasa ve yönetmelik süreçlerinin sonunda ve burada şunu gördüm. Biz yüzümüzü geleceğe ancak bu toprakların koruyarak ve üreterek dönebiliriz. Bize bunu görme fırsatını sunan, birlikte çalıştığım herkese, üniversitelerimize, bilim insanlarımıza ve burada sizlerle buluşmamızı sağlayan Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’ne, Ahmet Atalık Bey’in şahsında teşekkür ediyorum.”dedi.