CHP Silivri İlçe Başkanı Suna Göçengil, İBB AK Parti Meclis Üyesi Sayın Sami Barlas’a yanıt verdi.
CHP Silivri İlçe Başkanı Suna Göçengil’in yazılı olarak yaptığı açıklama şu şekilde;
“İBB AK Parti Meclis Üyesi Sayın Sami Barlas üç yıldır Çatalca ve Silivri’deki mülkiyet sorunlarıyla ilgilendiklerini söylemiş. Peki, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden hemen önce ilçemizi ziyaret edene kadar, İstanbul Milletvekilimiz M. Akif Hamzaçebi buradaki sorunları çözmeye söz verene kadar neredeydiniz?
Sayın Naci Ağbal’dan, Sayın Binali Yıldırım’dan bahsediyor. Hatırlatalım, Sayın Ağbal bir seneden uzun süredir Maliye Bakanı değil, Sayın Yıldırım da aynı şekilde, ne Başbakan ne de Meclis Başkanı… Bu kişiler bu makamlardayken aklınız neredeydi? Madem sorunlarla yakından ilgileniyordunuz, zamanında çözseydiniz ya bu sorunu… Şimdi hiç “biz bu sorunla ilgileniyorduk” demeyin, gündeminizde dahi yoktu, ne zaman ki Sayın Hamzaçebi bu konuyu gündeme getirdi, TBMM’de konuştu, Kanun Teklifini hazırladı, siz de telaşlanıp apar topar gündeminize aldınız.
İlçemizdeki tapu ve mülkiyet sorunlarının çözümü için verilen kanun tekliflerine bakın. Mecliste yapılan konuşmalara bakın. Hemşerilerimizi ve Kamuoyunu Sayın Hamzaçebi’nin Kanun Teklifini okuyup kimin konuyla daha yakın ilgilendiğine, kimin halkın sorunlarına gerçekten derman olmaya çalıştığına karar vermeye davet ediyorum.
Akif Hamzaçebi’nin 26 Haziran 2019 tarihinde TBMM’de yaptığı gündem dışı konuşmadan bir bölüm:
“MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ – Yüz kırk bir yıldır oturuyorlar, yüz kırk bir yıldır. Yetmiyormuş gibi, 2006 sonları, 2017 başında bu vatandaşlarımıza idare ecrimisil ihbarnameleri göndermiş. Ecrimisil neden dolayı alınır? Bir araziyi, Hazine arazisini işgal eden vatandaştan alınır. Bunlar işgalci değil, padişah iradesiyle Osmanlı İmparatorluğu yönetiminin iradesiyle buraya yerleştirilmiş. İşgal, sahibinin izni dışında bir araziyi kullanmaktır. Böyle büyük bir hata olamaz. Bir de bunlardan ecrimisil isteniyor. Vatandaşlarımıza söz verdim, ben Ankara’ya döndüğümde hemen kanun teklifini vereceğim diye. İstanbul’da hazırladığım kanun teklifimi geçen hafta grup başkanlığımıza verdim ve Meclis Başkanlığına intikal etti, şu anda Bayındırlık ve İmar Komisyonunda; yarın bir teklif görüşülecek orada, onunla birleştirilerek görüşülmesini de Komisyon Başkanından talep ettim bugün. Şimdi, belki bazı arkadaşlar cevap verecektir. “Bu yanlışlığı düzeltiyoruz O kanun teklifinde bu düzeltmeleri yapıyoruz.”
Ben o köylülere şunu söylemiştim: Bana soracaksınız, ya Sayın Akif Hamzaçebi, sen kanun teklifini vereceğim, bunu düzelteceğim diyorsun da sen muhalefet milletvekilisin, nasıl düzelteceksin? Hiç merak etmeyin dedim, biz hangi konuda, bu mülkiyet konularında özellikle hangi adımı atarsak iktidar bizi takip eder. Evet, bizi takip ettiniz ama eksik takip ettiniz arkadaşlar. Bu insanlar yüz kırk bir yıldır orada oturuyor, üç yıldır herhangi bir hazine arazisini kullananlarla onları eşit konuma getiriyorsunuz. Bu insanların bir farklılığı olmalı.
Ben şu kanun teklifini verdim, milletvekili arkadaşlarımla birlikte imzaladım, verdim ve diyorum ki bu vatandaşlarımıza emlak vergi değeri üzerinde devredelim. Siz ne diyorsunuz? “Rayiç bedeli kaldırıyoruz, rayiç bedelin yarısı oranında bir bedelle vereceğiz.” Rayiç bedelin yarısı oranında bir bedelle herkese veriyorsanız Çatalca, Silivri köylülerinin farklılığı nedir?
Değerli arkadaşlar, vermiş olduğunuz teklif de doğru değildir. Zaman var. Yarın komisyon toplantısına katılacağım, bu vatandaşlarımızın sorunlarını orada dile getireceğim. Hakkaniyete uygun olan düzenleme, bu vatandaşlarımıza bu arazilerin mülkiyetini emlak vergi değeriyle vermektir. İkili bir düzenleme yapıyorsunuz. 7 bin metrekareye kadar bu yasada -şimdi düzelttiğiniz bu madde olur- bir satış düzenliyorsunuz, “E üstü, üstündeki tarım arazisi?” “Onu öbür yasada yapacağız.” Niye kulağı böyle gösteriyorsunuz? Her ikisi de rayiç bedel. Bırakın onu, gelin emlak vergi değerinden bu düzenlemeyi yapalım, yüz kırk bir yıllık mağduriyeti giderelim. Vatandaşın ödemiş olduğu ecrimisili de satış bedelinden mahsup edelim.”
Milletvekilimiz Sayın Hamzaçebi’nin bu konuşmasından sonra ilgili Kanun Teklifi TBMM’ye geldi. Gerek komisyonda ve gerekse Genel Kurulda Sayın Hamzaçebi tekrar tekrar bu araziler için tespit edilecek ücretlerin yüksek olacağını dile getirse de sorunu tam anlamıyla çözecek, hak sahiplerinin bütçesine göre fiyatlandırılarak tapularını alabilecekleri şartları sunmadınız. Oysa Sayın Hamzaçebi’nin verdiği Kanun Teklifini gündeme alsaydınız görecektiniz ki çok daha adil, çok daha hızlı bir şekilde buradaki sorunlar çözülürdü. Sırf TBMM’de kabul edilen düzenlemede CHP milletvekillerinin adı geçmesin diye bundan bile çekindiniz.
Son olarak, M. Akif Hamzaçebi’nin TBMM’deki görüşmelerde konuyla ilgili olarak yaptığı konuşmayı okumanızı tavsiye ederim. Vatandaşlarımız gerçeği biliyor. Kimin sorunlarla ne kadar ilgilendiğini, kimin bu çözüm için çabaladığını çok iyi biliyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konumuz Silivri’nin 3 köyü, şimdi mahalle oldu: Sayalar, Çayırdere, Danamandıra; Çatalca’nın 5 köyü, şimdi mahalle oldu: Aydınlar, Hallaçlı, Gümüşpınar, Karamandere, Yaylacık ve Çatalca’nın eski Binkılıç Mahallesi, yeni ismiyle Fatih ve Atatürk mahalleleri.
Önce şunu hemen ifade edeyim: Bu mahalle halkına ve Genel Kurula sesleniyorum. Daha önce 18 Mayıs 2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi kabul etmiş olduğu 7020 sayılı Kanun’un bir maddesiyle bu köylülere bu köydeki, köy yerleşik alanındaki arazilerin 7 bin metrekareye kadar olan kısmının rayiç bedel üzerinden satılacağını kabul etmişti.
Değerli köylü kardeşlerim, bu yasayla sizin tam iki yılınız çalındı, iki yıl siz oyalandınız. Burada, bu orman köylülerinin bu arazileri size rayiç bedel üzerinden satılırken -ki satılamadı zaten fiyat yüksek olduğu için- bir başka kanunda, 6292 sayılı Kanun’da hazineye ait tarım arazilerinin yüzde 50 oranında bir bedelden köylülere satılacağı düzenlenmiş.
Bakın, bir başka kanunda, Anadolu’nun herhangi bir yerindeki tarım arazisi bir köylü kardeşimize 31/12/2011 tarihi itibarıyla sadece üç yıl kullanılmış olmak kaydıyla rayiç bedelin yani piyasa fiyatının yüzde 50’si oranında bir bedelle satılabiliyor, 2012’de çıkmış bu kanun. Çatalcalılara ve Silivrililere diyorsunuz ki: “Size rayiç bedelden yani piyasa fiyatından bir de köy yerleşik alanındaki 7 bin metrekareyi satarım, kullandığım tarım arazisini asla satmam sana.”
Öte taraftan, bir başka kanun, 7061 sayılı Kanun 28/11/2017’de çıkmış, o da diyor ki: “Mücavir alan sınırları içerisindeki taşınmazlar rayiç bedelin yarısı üzerinden yine vatandaşlara, köylülere satılabilir.” E, peki, Çatalca ve Silivri köylülerinin ne günahı var? Bunları oyaladınız, iki sene oyaladınız. Ne zaman ben ve arkadaşlarım gittik oralara dolaştık “Bu sorununuzu çözeceğiz bu seçimden önce.” dedik, buralara kanun teklifini getirdik verdik, hemen telaşlandınız, kanun teklifini getirdiniz buraya. Teşekkür ederim yine, geç de olsa bir adım attınız, geç de olsa.
Şimdi, biraz önce bir konudan bahsettim. Mesela, onun için zaman istedi AK PARTİ Grubu “İnceleyeceğiz onu.” dedi. Daha evvel de “İnceleyeceğiz.” demişti, bir sonuç gelmedi. Seçimleri bundan kaybediyorsunuz. Halkın arasında dolaşırsanız, onların sorunlarına kulak verip, popülizme gitmeyip çözüm için tekliflerinizi getirirseniz kazanırsınız. Halkın arasında dolaşanlar kazanır, halktan kopuk olursanız kazanamazsınız.
Bakın, bir dönem halkın arasındaydınız, çok yüksek oylar, destekler aldınız ama ne zaman ki artık halktan kopuk bir elite dönüştü ülkeyi yönetenler, o elit seçimlerde sandıktan çıkamıyor. Eskiden başka elitler vardı, şimdi başka bir elit yönetiyor Türkiye’yi.
Şimdi, bizim önergemiz neyi getiriyor? Vermiş olduğumuz önergenin teklifteki maddeden farkı şu: Siz teklifte “Bu fiyat hakikaten yüksek olmuş, rayiç bedelin yarısına indirelim.” diyorsunuz. Bugünkü rayiç bedelin yarısı iki sene önce bu kanun çıktığı zaman, rayiç bedel kanunu çıktığı zaman oradaki rayiç bedele eşit. Fiyatlar yükseldi, aldı başını gitti. O fiyattan alamayan vatandaşa diyorsunuz ki: “Rayiç bedelin yarısına indirdim ama bu aslında 2017’nin piyasa fiyatıdır.” Ya da şunu diyorsunuz: “Yani bu fiyattan alırsan al, alamazsan git bir inşaat, gayrimenkul spekülatörünü bul, onunla anlaş, arazinin bir bölümünü ona ver.” Öyle, çözmüyor, vatandaşın derdini çözmüyor. Bu vatandaşlar yüz kırk bir yıldır burada oturuyor. Il. Abdülhamit’in iradesiyle oraya yerleştirilmiş, işgalci değil. Bunları işgalci saydınız bir de, bir de işgalci saydınız. Şimdi, kaldırıyorsunuz ecrimisili çünkü biz kanun teklifimizde “Ecrimisil alınmaz.” dedik, “Bunlar işgalci değil.” dedik. Alınan ecrimisiller de satış bedelinden mahsup edilir.
Bir örnek vereceğim. 2B kanunu yani 6292 sayılı Kanun 16 Mayıs 2012 tarihinde burada görüşülürken kürsüye çıkıp şu konuşmayı yapmıştım Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, son konuşmaydı. “Bu kanunu destekleyeceğiz, sorunları çözmüyor ama bir adımdır, destekleyeceğiz ama yanlış oldu, bedel yanlış oldu. Buraya bir daha geleceksiniz.” dedim. Bir daha geldiniz. O kanun görüşülürken yine kürsüye çıktım “Bu da çözmeyecek, yanlış oldu, eksik kaldı, bir daha geleceksiniz.” dedim. Bir daha geldiniz. Sonra, gelmediniz. O fiyat yüksekliğini neyle çözüyorsunuz biliyor musunuz? Süre uzatımıyla. Bakın, 2B arazilerinde yine ödeme için süre uzatımı veriyoruz. Niye? “Fiyat yüksek, bari vadeyi uzatalım.” diyorsunuz. Bu maddeyi düzeltmek için de buraya geleceksiniz ve bu konuşmamı size hatırlatacağım.
Teşekkür ederim.
Milletvekilimiz Sayın Akif Hamzaçebi, Çatalca ve Silivri’mizin köylerinde köylülerle toplantılar gerçekleştirdi. Bu köylülerimiz, buraya 141 yıl önce padişah iradesiyle yerleştirildiği için asla işgalci değildir. Bu nedenle kendilerinden ecrimisil alınamaz. Ayrıca arazilerin rayiç bedel değil, belediyelerin belirlediği emlak vergi değeri üzerinden bu vatandaşlarımıza satılması adalete daha uygun olur. Akif Hamzaçebi, gerçekleştirdiği toplantılarda bu tespitlerle birlikte sorunun bu çerçevede çözülmesi konusunda kanun teklifi hazırlayacağının sözünü verdi. Akif Hamzaçebi’nin kanun teklifi sözünün üzerine köylülerin “Akif Hamzaçebi, sen bunu vereceksin. ‘Çözeceğim’ diyorsun da sen muhalefetsin yani sen nasıl çözeceksin?” sorularına Sayın Hamzaçebi “Merak etmeyin, ben bu konularda hangi adımı atarsam, biz CHP olarak hangi adımı atarsak iktidar bizi takip eder” cevabını vermiştir.
Nitekim Akif Hamzaçebi’nin Çatalca ve Silivri ziyaretinden 2 gün sonra Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat Kurum bu köyleri ziyaret ederek fiyatları rayiç bedelin yarısına indirecekleri sözünü vermek zorunda kaldı.
Akif Hamzaçebi ve diğer Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerimiz verdikleri sözü tutarak köy yerleşik alanı içinde olsun, köy yerleşik alanı dışında olsun köylülerin kullanmakta olduğu bütün arazilerin belediyelerin belirlediği emlak vergi değeri üzerinden satılmasını düzenleyen Kanun Teklifini hazırlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdiler.
Ak Parti’nin verdiği teklif ise rayiç bedelin yarısı üzerinden arazilerin satışını öngörüyordu. CHP’nin komisyon ve Genel Kurul görüşmeleri sırasında arazilerin emlak vergi değeri üzerinden satılması yönündeki önergeleri AKP ve MHP’nin çoğunluk oylarıyla reddedildi. Oysaki bugünkü rayiç bedelin yarısı, 2 sene önceki rayiç bedelin dahi üzerindedir. 2 sene önce rayiç bedel üzerinden arazileri satın alamayan köylüler şimdi de rayiç bedelin yarısı üzerinden alamazlar. Bedel olarak rayiç bedelin yarısını belirlemek, oradaki hak sahibi köylülere “git bir arsa spekülatörü bul, arsanı onunla paylaş” demektir.
Görüldüğü üzere yasada yer alan rayiç bedel ibaresinin “rayiç bedelin yüzde 50’sine” olarak indirilmesi bile tamamen Cumhuriyet Halk Partisi’nin çalışmaları sayesinde gerçekleşmiştir.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu ilçelerde yaşayan köylülerimizin arsalarını almasını istiyoruz ancak bunu sağlayabilmenin yolu vatandaşlarımızın ödeme şartlarına daha uygun bir bedel ile söz konusu düzenlemelerin CHP olarak teklif ettiğimiz, “arazilerin rayiç bedel değil, belediyelerin belirlediği emlak vergi değeri üzerinden vatandaşlarımıza satılması” şekilde yapılmasıdır.