İsteklerinize kulak verin, duygularınızı paylaşın
Ansızın kapıyı çalabilen meme kanseri kişinin hem kendisini hem de ailesini derinden etkileyen bir hastalık. Son yıllarda görülme sıklığının artmasına karşın tedavide başarı oranının da gittikçe artması umut veriyor. Acıbadem Maslak Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog, Psiko-Onkolog Esra Başöz, hastalıkla mücadelede moralin son derece önem taşıdığını vurgulayarak, tedavi sürecinin krize dönüşmemesine ve hastanın yaşam kalitesinin olumsuz etkilenmemesine büyük katkı sağladığını söylüyor. Bu kapsamda kişinin hem kendisine hem de yakın çevresine önemli görevler düşüyor. Uzman Klinik Psikolog Esra Başöz, Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında meme kanseri hastalarına bu süreçte rehber olabilecek çok özel önerilerde bulundu.
Hastaların duygularını yakınlarıyla paylaşmaları çok önemli. Duyguları ifade etmek, insanları çok rahatlatıyor, hastalığı kabullenmeye yardımcı oluyor ve olumsuz duygularla baş etmeyi kolaylaştırıyor. Yakın çevrenin yanı sıra meme kanseri hastaları ile iletişime geçmek de faydalı.
Meme kanseri hastaları, doktorları ve bedensel koşulları izin verdiği sürece hastalık öncesindeki hayatlarını, aktivitelerini mümkün olduğunca sürdürmeye çalışmalılar. Hasta psikolojisine girip hayattan uzaklaşmak, depresyona davetiye çıkarmaktır. Örneğin işini ve çalışmayı seven kişilerin işlerine devam etmeleri, bu zor dönemi daha kolay atlatmalarını sağlayabilir. Yaşama sıkı sıkıya tutunmak hastalıkla mücadelede çok büyük önem taşıyor.
Öfkenin ifade edilmesi çok değerli. Sinirlenilen durumlarda susmak size hem bedensel hem de psikolojik olarak zarar verebilir. Sıkıntıları içinize atmak, kendinize döndürmektir.
Düzenli ve iyi beslenmek sağlıklı olmada büyük önem taşıyor. Mümkün olduğunca mevsim meyve-sebzelerini tüketmek, hormonlu ve hazır gıdalardan uzak durmak hastaların enerjisini artırıp, tedavilerini olumlu yönde etkileyebilir.
Önce ‘ben’ demeyi öğrenmek gerek. Başka birine zarar verilmediği sürece önce ben demek bencillik değildir. Bir kadın iyi olmazsa, çevresindekiler de iyi olmaz bu unutulmamalı.
Spor yapmak insanları hem rahatlatıyor hem de mutlu ediyor. Meme kanseri olan kadınlar doktorlarının izin verdiği ölçüde hayatlarına sporu dahil edebilirler. Yaşadıkları stresle baş etmede sporun desteğini alabilirler.
Bir aktiviteye odaklandığında kişi yaşadığı olumsuzlukları, negatif şeyleri düşünmeye vakit bulamaz. O anı yaşamak zorunda kaldığı için bütün dikkatini ona vererek onunla uğraşır. Bu durum kişiyi rahatlatan bir unsurdur. Tedavi sürecinde, sonrasında bir hobi edinmek kişiyi mutlu da edeceğinden yaşanılan stresle baş etmeyi çok kolaylaştıracaktır.
Tedavi sırasında zor bir dönem geçiren meme kanseri hastalarının birçoğu, geçirdikleri negatif dönemi unutmak, bu konudan uzak kalmak için sağlık kontrollerini aksatabiliyor. Tedavisi bitmiş, iyileşmiş olan hastaların bile sağlık kontrollerini aksatmamaları gerekir. Her kadının hiçbir neden yoksa bile her yıl en az bir kez jinekolog kontrolüne gitmesi gerektiği unutulmamalı.
Sigara kansere neden olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış maddeler içeriyor. İçilen her sigara insanları kansere bir adım daha yaklaştırıyor. Kanserin tekrarlanma olasılığını büyük ölçüde azaltmak ve daha sağlıklı olmak için sigaradan uzak durmak gerekiyor.
Tedavi sürecinde hastalar yaşadıkları stresle baş edemiyorlarsa, kendilerini sürekli mutsuz hissediyorlarsa, uykuları bozulduysa ve öfkelerini kontrol etmekte zorlanıyorlarsa bir klinik psikologdan destek almalılar. En güçlü kadınları bile karamsarlığa sokabilen meme kanseri özellikle hassas ve kırılgan yapıdaki kadınlar için daha zor geçebiliyor. Bu nedenle gerekirse klinik psikologdan psikolojik destek alın. Unutmayın ki herkes yaşamının zorlu dönemlerinde bir psikoloğa ihtiyaç duyabilir.