İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in açıklamaları şu şekilde:
Aziz milletim, değerli milletvekilleri, sevgili gençler ve kıymetli basın mensupları;
Sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Grup toplantımıza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
Artık ülkemizde, her geçen gün, bir öncekini aratır oldu.
Hatırlıyor musunuz?
Bay Kriz, Şubat ayında ne demişti?
Her ayın, bir önceki aydan, daha iyi olacağını söylemişti, değil mi?
Peki oldu mu?
Olmadı.
Ben bunların, sıkıştıkça tarih vermelerine bayılıyorum.
Damat Bakan da,
“Mart, Şubat’tan daha iyi olacak,
hatta Nisan da, Mart’tan daha iyi olacak.” deyip duruyordu.
O bir gece ansızın gidiverdi, bayrağı kayınpederi devraldı…
Sözüm ona, taa geçen yılın ağustos ayında, enflasyonda en yükseği görecektik,
ondan sonra da, düşmeye başlayacaktı.
Peki bu tahmin tuttu mu?
Olağanüstü öngörü yeteneğiyle verdiği, hiçbir tarihin tutmadığı gibi, bu da tutmadı.
Nitekim, “Enflasyon-loto” furyasına, son dönemde Nebati Bakan da katıldı…
Ne demişti?
Bu yılın Şubat’ında, enflasyon inişe geçecekti.
Geçti mi?
Geçmedi.
Hatta Şubat ayında, yıllık enflasyon, yüzde 54,44 iken,
Mart ayında, son 20 yılın zirvesi görüldü.
Yıllık enflasyon, yüzde 61,14’e çıktı.
Baktı ki olmuyor, enflasyon hâlâ yükseliyor;
Kendisi bu defa çıktı, “Yaz aylarından itibaren düşecek.” dedi.
Geldikleri noktada ise;
Vade çok kısa olunca, yalanın da çabuk ortaya çıktığına, ayılmış olsalar gerek;
Bay Kriz ve arkadaşları, artık vadeyi uzatmaya başladılar.
Nitekim, affını isteyeceği gün, gittikçe yaklaşan Nebati Bakan,
bu haftanın başında, “Enflasyon, Aralık ayında düşecek.” dedi.
Böylece kendisi, o zamana kadar muhtemelen paket olacağı için,
topu, yeni gelecek bakana atmış oldu.
Hatta, bu ciddiyetsiz tutumu yetmiyormuş gibi,
bir de üzerine, tüy dikti.
Biliyorsunuz bu arkadaşlar, bu sıralar, vatandaşa tavsiye vermeyi, bir alışkanlık haline getirdiler.
Tabi Nebati Bakan da, patronunun gerisinde kalacak değil ya;
o da fırsatını yakalamışken, vatandaşa çok önemli bir tavsiyede bulundu.
Ne dedi?
“Sabredin.”
Yanlış duymadınız.
“Sabredin.” dedi.
Gerçekten ibretlik.
Yani, Nebati Bakan aslında diyor ki;
“Derin bir yoksullukla mı mücadele ediyorsun?
O zaman sabredeceksin.”
“Mübarek ramazan gününde, artan gıda fiyatları karşısında eziliyor musun?
O zaman sabredeceksin.”
“Aldığın asgari ücret, açlık sınırının altına mı düştü?
O zaman sabredeceksin.”
“2500 liralık emekli maaşıyla, geçinemiyor musun?
O zaman sabredeceksin.”
“Elektriği, doğalgazı ödeyemiyor musun?
Arabana yakıt koyamıyor musun?
O zaman sabredeceksin.”
İşte size, Bay Kriz ve arkadaşlarının,
milletimizi el birliğiyle, içine soktukları ekonomik krize karşı,
geliştirdikleri dahiyane çözüm:
“Sabretmek.”
Yalnız burada enteresan bir durum var:
Sabır taşı artık çatlamış milletimize, “sabretmeyi” tavsiye eden bu üstün zekalılar,
Konu, 5’li çete ve saray oligarşisi olunca, nedense bambaşka bir yaklaşım sergiliyor.
Mesela;
Millete gelince, “sabır” diyenler,
yandaşa gelince, “Al sana bir maaş daha.” Diyor.
Mesela;
Emekliye gelince “sabır” diyenler,
müteahhide gelince, “Al sana bir ihale daha.” Diyor.
Mesela;
öğrenciye gelince, “sabır” diyenler,
Ak Partili dayısı olan, pudra sevdalısı gence gelince, “Al sana ATM’den maaş kartı.” diyor.
Sabırda seçiciliğe bakar mısınız?
Sırf bu bile;
Bay Kriz’in ucube sisteminin ve Türkiye Ekonomi Modeli dedikleri safsatanın,
iflas ettiğinin itirafıdır.
Türkiye, bu kafayla daha fazla yönetilemez.
Türkiye, bu ciddiyetsizliğe, bu iş bilmezliğe, daha fazla esir edilemez.
Türkiye, Bay Kriz ve ucube sistemini, daha fazla taşıyamaz.
Bu kadar basit.
Milletimiz ve memleketimiz için seçim, artık bir tercih değil, bir mecburiyettir.
Ama kimse endişeye kapılmasın.
Türkiye’nin, çözülemeyecek hiçbir sorunu yok.
Onlar elbette, seçimi 2023’e bırakmak için, ellerinden geleni yapacak.
Türlü suni gündemlerle, bizleri oyalamaya çalışacak.
Kendilerine göre yasa değiştirip, kaçınılmaz olandan kaçmaya çalışacak.
Varsın kaçmaya çalışsınlar.
Az kaldı.
Er ya da geç, o sandık milletimizin önüne gelecek.
Ve sandık geldiğinde, milletimiz İYİ Parti diyecek.
Ve İYİ Parti iktidarında, kimse sabretmek zorunda bırakılmayacak.
Hesabını kitabını yaptık.
Biz geleceğiz ve enflasyon canavarını da, faiz belasını da, en geç 12 ay içerisinde çözeceğiz.
Hiç merak etmeyin.
Değerli dava arkadaşlarım;
Bay Kriz ve iktidarının iflasının etkilerini, kiralarda da görüyoruz.
Büyükşehirlerde kiralar uçtu, gitti.
Orta ve alt gelir seviyelerinde, 2.000 liradan aşağı kira kalmadı.
Mahkemeler, kiracı ve mal sahibi davalarından geçilmiyor.
Öğrenciler, memurlar, işçiler, barınacak ev bulamıyorlar.
Kiraların artışı, ev sahiplerini, kiracılarını evlerinden çıkartmaya itiyor.
İnsanlarımız, panik içinde, barınma sorunlarını çözmeye çalışıyorlar.
Şimdi biz böyle söyleyince,
“Konut satışları rekor yaptı.” diye zırvalayacak, troller olacak…
Evet, konut satışı devam ediyor.
Ama nasıl devam ediyor?
Vatandaşlık garantili, konut satışlarıyla devam ediyor.
Müteahhit zengin etme garantili, projelerle devam ediyor.
Sırf birkaç müteahhit kâr etsin diye,
bugün ülkemizde, ciddi bir konut problemi yaşanıyor.
Milletimiz için, bırakın ev satın almak,
artık kiralamak bile, neredeyse imkânsız bir hâle geliyor.
Büyük bir mutlulukla,
“Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim.” diyen Sayın Erdoğan;
Ülkemizin potansiyelini dünyaya açmak,
İş birlikleri geliştirmek,
Dünya piyasalarına entegre olmak,
ve bunu zenginliğe dönüştürmek yerine;
Milletimizi yoksullaştırarak,
İşçimizi köleleştirerek,
Gençlerimizi baskılayarak,
Toprağımızı kirleterek,
Memleketimizin varlıklarını satarak;
âdeta bir sömürge valisi olmayı seçti.
Ve sonuç olarak;
Bu sömürge sisteminin kazananı, Bay Kriz, yabancı dostları ve lobiler olurken;
kaybedeni ise, ne yazık ki milletimiz oldu.
Aziz milletim;
Yabancılar, geçen sene, ülkemizden yaklaşık, 59 bin konut satın aldı.
Yaşanan talep patlaması, kiraları da astronomik seviyelere çıkarttı.
Bay Kriz’in, akıl dolu ekonomi politikalarının sonucunda, bugün,
bir yabancı için, ayda birkaç yüz dolar, çok önemli bir para değilken;
milletimiz için, maaşının neredeyse tamamına denk geliyor.
Ve bu ihanetin sonucunda bugün, memleketimizin en güzel semtlerinde, en güzel evlerinde,
artık Türk vatandaşları oturamıyor.
Bugün Türk vatandaşları, bu ülkenin sahillerine gidip tatil yapamıyor.
Bugün gençlerimiz, Bay Kriz’in tavsiye ettiğinin aksine, kendi ülkelerinde gezemiyor.
Bütün bunları, sadece yabancı ülke vatandaşları yapıyor.
Bu aziz millet, zengin ülkenin, fakir halkı durumuna düşürülürken;
“Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya” sözü,
maalesef bugün gerçek oluyor.
Yazıklar olsun!
İşte o nedenle bugün, Milletin Kürsüsü’nde,
hem bir kiracı, hem de bir işveren olarak, kiralardaki artışlardan derinden etkilenen,
genç bir kardeşimizi ağırlıyoruz.
Alpcan Hazar aramızda.
Buyurun Alpcan Bey, söz de kürsü de sizindir.
Ayrıntılar geliyor…
KAYNAK : YENİÇAĞ