Uzun yıllar Anadolu’da süren savaşların neticesinde ortaya çıkan yoksulluk ve cehalet vatan topraklarının işgali ile sonuçlanmıştı. Verilen büyük mücadeleler ve kazanılan zaferlerle mevcut işgalin sonlandırılması, vatan topraklarının tekrar geri alınmasının ardından bu büyük milletin yürüdüğü aydınlanma yolunda önüne çıkan engellerin de kaldırılma gerekliliği doğdu.
Yüce Türk Milleti’nin aydınlık yarınları, tek bir kişinin iki dudağı arasındaki egemenliğin gerçek sahibi olan halka verilmesi ile başladı. Ardından özgürlük ve çağdaşlaşmanın önündeki engeller teker teker kaldırıldı.
Kurulduğu günden bu yana 91 yıl geçen Cumhuriyetimiz, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olma yolunda ilerlemeler kaydetmiştir. Ancak bu ilerleme yeterli düzeyde olmamıştır. Öyle ki, bugün geldiğimiz noktada geçmiş özlemiyle yanıp tutuşan, egemenliği yine bir kişinin iki dudağı arasına hapsetmek isteyenler vardır. Tarihini iyi okuyanlar bilirler ki, bunun sonu yoksulluk, savaş ve kandır.
İşte bu nedenledir ki, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan Cumhuriyeti, kazanımlarını ve bizi biz yapan değerleri koruyarak daha ileriye taşımak, toplumsal refahı ve mutluluğu en üst düzeye çıkartmak bizlerin birinci hedefidir. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet yaşatmak da en başta gelen görevimizdir.
Ben bu duygu ve düşünceler içerisinde başta Silivrili hemşerilerim olmak üzere Yüce Türk Milleti’nin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutlar, bize bırakılan bu büyük mirası son nefesimize kadar koruyacağımızı ifade ederim. Yaşasın Cumhuriyet…