4 senedir bu mağduriyeti yaşıyor eşim ve cezaevine girmeden önce torunu dünyaya gelmişti. 4 senedir torununu görmüyor”
Dursun Çiçek’in eşi Gülşen Çiçek,
“Bize önce hırsızlık yaptılar, canımızı, sevdiğimizi elimizden aldılar, sonra da ‘Pardon’ deyip geri verdiler”
Haber-Kamera: Yaşar KAÇMAZ – Bulut MÜLHİM / İstanbul DHA Balyoz Davası’nda tahliye kararı çıkmasınını ardından, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan hükümlülerin yakınları cezaevine geldi. Dursun Çiçek’in eşi Gülşen Çiçek, “5 yıldır bize bu zulmü çektirenler, ilahi adalet onları gösterecek, hep beraber göreceğiz, bu 5 yılımızı nasıl geriye verecekler? Hırsız hırsızlık yapar, sonra malını sana teslim eder. Maalesef sistem böyle oldu. Bize önce hırsızlık yaptılar, canımızı, sevdiğimizi elimizden aldılar, sonra da ‘Pardon’ deyip geri verdiler. Bunun nasıl altından kalkacaklar, bilemiyorum. Evlatlarımıza nasıl bir eğitim vereceğiz, onu da bilemiyorum. Çünkü büyükler maalesef iyi bir eğitimi hak edecek, iyi bir eğitim verecek seviyede değiller. Yalan, dolan, iftira… Ülke böyle olmamalı, çocuklarımız bununla değişmemeli. Maalesef yeni doğmuş çocuklar, 4-5 yaşına gelmiş çocuklarımız, gelin olmuş çocuklarımız, damat olmuş evlatlarımız babasız oldu. Kızımla beraber hukuk mücadelesini verdik, ama bitmedi. Hainlik yapanları, ülkemizi karıştıranları bulacağız ve adalete teslim edeceğiz. Biz onlar gibi iftira değil, gerçek suçluları ortaya çıkaracağız. Dört gözle bekliyoruz, sımsıkı sarılacağız ve daha bırakmayacağız” dedi.
“BUNLARIN HESABINI SONUNA KADAR SORMAYA BEN KENDİ ADIMA YEMİN ETTİM”
Balyoz Davası’ndan tahliye olan emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın eşi Nilgün Doğan ise, bu davaların hukuki davalar olmadığına dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Ancak mağduriyetin de bir haddi hududu vardır. Biz başında adalete ve mahkemelere çok inanmıştık, çok güvenmiştik. Maalesef bu tahliyeye rağmen, bizim adalete olan güvenimiz, inancımız hala daha eski yerini bulmuş değil. Yarın bir gün ülkemizde yaşayan çocuklarımız, torunlarımız nelerle karşılaşacak, onun hesabını dahi yapamıyoruz. Bu çok acı bir şey. İçimiz acıyor ve inanın gereği gibi sevinemedik; yani sevinmesini bilemedik. 4 senedir bu mağduriyeti yaşıyor eşim ve cezaevine girmeden önce torunu dünyaya gelmişti. 4 senedir torununu görmüyor. Bu bizim yaşadığımız mağduriyetlerin binde biri. Bütün arkadaşlarımız hastalıklarla boğuştu, ölümlerle boğuştu, onur intiharları oldu. Bütün bunların hesabını sonuna kadar sormaya ben kendi adıma yemin ettim. Soracağım bunun hesabını ve veremeyecekler biliyorum. Sonuna kadar sürdüreceğim bu mücadeleyi.”