Halk TV ekranlarındaki Yazı İşleri adlı programı yayından kaldırılarak kanalla ilişiği kesilen usta gazeteci Can Ataklı, Haber3com için Cem Güner’in sorularını yanıtladı.
Yılların tecrübeli gazetecisi Can Ataklı’nın hazırlayarak Halk TV ekranlarından sunduğu Yazı İşleri adlı program yayından kaldırıldı ve Ataklı’nıın kanalla ilişkisi kesildi. Bu konu geçtiğimiz hafta gerek medya dünyasında gerekse Halk TV izleyicileri arasında çok konuşuldu. Arkadaşımız Cem Güner de bu gelişmeler üzerine Can Ataklı ile buluşarak bu durumu enine boyuna konuştu.
İşte Cem Güner’in soruları ve Can Ataklı’nın verdiği samimi cevaplar…
Belki çok klasik bir başlangıç olacak ancak gündem gereği bunu sormak durumundayım. Türkiye’de medya nereye gidiyor, Türkiye’de gazetecilik nereye gidiyor?
Artık Türkiye’de medyanın gittiği bir yer yok. Bitti… Gazetecilik zaten tamamen bitirilmek isteniyordu ve aşağı yukarı o aşamaya gelindi. Bütün refleksleri tamamen yok olmuş durumda gazeteciliğin. Soru sormak, sorgulamak, merak etmek gibi bu mesleğin nefes almak kadar doğal olan bütün özellikleri artık yok. Bunun yerine iktidara biat veya copy paste dediğimiz hani birisi bir şey söylediği zaman eğer ki iktidarın aleyhine değilse onu kopyala koy ve rahat et.
Peki bu kontrollü gazetecilik mi yoksa militanlık mı size göre ?
Daha çok kontrollü gazetecilik tabi. Militan gazeteciler var onlar ayrı. Zaten onlar da sarayla beraber çalışıyorlar. Bazı gazeteler; mesela Star Gazetesi, Sabah gazetesi falan. Bunlar gazete olarak militanlık yapıyor. İşte A Haber militanlık yapıyor. Gerisi de çok kontrollü bir şekilde, Tayyip Erdoğan’a asla zarar vermeyecek, daha doğrusu onu yüceltecek, başkan olmasını garantileyecek bir yapıda… Yani şu an itibarıyla artık Türkiye’de medyadan hiç söz etmek söz konusu değil. Ayrıca artık baskı var falan demek de bana yanlış geliyor. Çünkü artık aykırı bir şey yok ki. Biat etmek doğal hale geldi.
Demirörenler’e satışı yapılan Doğan Medya Grubu ve Hürriyet de aynı noktaya doğru mu gidiyor sizce?
Milliyet ve Vatan gazeteler var ortada. Oraya bakarsak, aynı patron aldığına göre demek ki benzer şeyler orada yaşanacaktır. Ya da oradan alınan dersle belki bu kadar kabaca yapılmayacaktır ama sonuç olarak Hürriyet Gazetesi , Kanal D ve CNN Turk de eğer aynı isimle devam ederse, sonuç olarak Tayyip Erdoğan’a asla zarar vermeyecek ve kritik anda da yani seçim aşamasına gelindiğinde de onun seçilmesi için elinden geleni yapacak yayın organları olacaktır.
Halk TV muhalif olarak bilinen bir televizyon kanalı. Siz de muhalif çizgide bilinen bir gazetecisiniz. Halk TV’de ne oldu da sizinle ilgili programınıza son verme kararı alındı?
Ben de bilemiyorum. Çünkü hiçbir gerekçe söylenmiyor. Şunu başından beri söyleyegelen biriyim; hiçbir müessese herhangi biriyle çalışmak zorunda değil. Bir televizyonun, bir medya kuruluşunun belli bir görüşü vardır, belli bir ideolojisi vardır, belli bir hareket tarzı vardır. Buna uyuyorum diye herkes orada çalışacak diye bir şey yok. Yani her kuruluşun kendisine çok yakın olan kişiyle bile çalışmama hakkı vardır. Ya da başkalarından daha fazla yararlanma arzusu olabilir. Buna hiç sesim çıkmaz. Ama buradaki tuhaflık; çok iyi gittiğini zannettiğim, yada en azından kamuoyunun ilgiyle izlediği bir programın yada benim hiçbir gerekçe söylenmeden birden bire devreden çıkartılmamız.
“HALK TV GERÇEK ANLAMDA MUHALEFET YAPMIYOR”
Bir gerekçe söylenmiş galiba; Doğan Medya Grubu’nun satışından sonra yeni bir yapılanmaya gidildiği belirtilmiş. Bu gerekçeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Onu bir anlasam… Şunu belki anlarım; hani “Doğan Grubu da gitti, biz çok korkuya kapıldık onun için muhalefet yapmayacağız” mı diyorlar? Çünkü başka bir izahı yok.
Tabi bir ikincisi benim öfkem şuna; bu iş çok görgüsüzce yapıldı. Sonuçta Ankaralı, görgüsünün ve bilgisinin kıt olduğuna kanaat getirdiğim, gazetecilikle magandalığı karıştıran bir yönetici İstanbul’daki temsilcisini arayarak diyor ki “Can Ataklı’ya söyleyin bir daha gelmesin”… Şimdi bu olmaz… 41 yıllık bir gazeteciye bunu yapamazsınız. Her şeyin bir haddi vardır. Kendimi beğenmem veya bir ayrıcalık atfetmek falan değil, eğer siz bu kadar şöhretliyseniz, adınız biliniyorsa ve çok iyi işler de yapmışsanız işten böyle atılırsınız. Ama şu oldu, olağanüstü bir tepki oldu. Sosyal medyanın bir özelliği var saman alevi gibidir. Bir anda parlıyor hatta internet sitelerine bir bakın en skandal haber 2 saat sonra gider. Fakat böyle olmadı. Bakın bugün (pazartesi itibarıyla) bir hafta olacak, artan bir tepki var. Devamlı bana destek ve kanala tepki mesajları devam ediyor.
GAZETECİ KÖKENLİ MİLLETVEKİLLERİ ŞABAN SEVİNÇTEN KORUYOR
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sizi aramış. Bunun üzerine Korkusuz Gazetesi’nde yazmış olduğunuz köşe yazısında “CHP milletvekillerinden de bir tepki telefonu beklerdim fakat hiç telefon gelmedi” diye belirttiniz. Bu yazıdan sonra bugüne kadar geçem süreç içerisinde CHP milletvekillerinden arayan oldu mu?
Hayır… Sadece o yazıyı okuyan değil ama okumadığını söyleyen bir tek Utku Çakırözer aradı ve Eskişehir’de çok yoğun çalıştığını belirterek danışmanlarının da hata yaparak kendisini uyarmadıklarını söyledi. Çok üzüldüğünü belirtti. “Bu biliyorsun bizim meslekte hep oluyor” dedi. Ben de kendisine “bu meslekte hep oluyor ama öbürlerine pek benzemiyor” dedim. Yine kendisi “ben de dönünce bir bakacağım niçin böyle oldu” dedi ve kaldı. Ama onun dışında beni çok sayıda CHP milletvekili aradı. Ben “aramadılar” derken; gazeteci kökenli olan ve cemaatin gazetelerinin başına bir şey geldiği zaman oraya koşup gaz yiyen, cop yiyen, tokat yiyen, itilip kakılan, yerlerde sürüklenen milletvekillerinin hiçbiri aramadı. Ve ben bu tavırlarından, yapılanı onayladıkları, haklı buldukları sonucunu çıkartıyorum.
Bu tavır, gazetecilerin işlerine son verilmesinin kanıksandığının bir göstergesi olabilir mi?
Hayır, hayır… Bu arkadaşlar Halk TV ekranlarında kendilerini parlatan arkadaşlar. Halk TV’nin genel yayın müdürüyle ters düşüp de ekrana bir daha çıkmama gibi bir korkuya kapılmış olabilirler. Kendi içlerinde “ne yapayım abi, şimdi Can Ataklı’ya destek vereceğiz ve bizim ekrana çıkma şansımız kalmayacak” diye düşünmüş olabilirler. Çünkü ona da başka bir şey bulamıyorum.
Halk TV, Hüsnü Mahalli’nin de programına son verdi. Üstelik Mahalli’nin uzmanlık alanı olan Suriye’de Türkiye’yi de ilgilendiren olayların yoğunlaştığı günlerde yaptı bunu. Halk TV yönetimi size göre ne yapmak istiyor?
Halk TV yöneticileri “bu saman alevi gibidir, 2 saat sonra tepkiler biter” şeklinde düşünüyor diye tahmin ediyorum. Ama bitmedi… İkinci günü, üçüncü günü, dördüncü günü gelince bunlar bir şaşırdı. Ve onun üzerine “büyük sürpriz, Halk TV’den büyük atak, efsane dönüyor” falan diyerek dikkatleri başka tarafa çekmek suretiyle Ayşenur Arslan’ı benim yerime getirip tepkileri bitirmek istediler. Tabi bir de Şaban Sevinç ile restleşen ve küfürleşen bir isim var. Enver Aysever… Onu da getirdiler. Aslında Ayşenur Arslan için de aynı şeyi söylüyorlardı. Bir daha kanalın kapısından geçemez diyorlardı. Bir üçüncü büyük bombayı da haftaya açıklayacaklarını söylüyorlar. Burada zannediyorum benim programımın bitirilmesi ile aldıkları tepkilerin önünü keseceklerini düşündüler. Ancak acayip bir şey oldu ve Ayşenur Arslan’a acayip tepki yağdı. Haberi yayınlayan internet sitelerin yorumlarında bir tane olumlu tepki yok. Sadece az sayıda “elbette Ayşenur Arslan’ı çok seviyoruz, gelmesini de isteriz ama bu yakışıklı olmadı. Bu Can Ataklı’nın atılmasını mazur göstermez.” şeklinde yorumlar var.
Sonuç olarak tepkilerin önünü almak istediler ancak ters etki yarattı. Benim çok sevdiğim bir deyi vardır; Allah’ın sopası yok diye… Bu operasyonu yürütürken yapmamaları gereken bir hata yaptılar; Hüsnü Mahalli’nin de uzaklaştırıldığını söylediler. Bu katmerli oldu…
HALK TV’NİN NTV’DEN FARKI KALMADI…
Bu anlattıklarınız doğrultusunda şunu sormak istiyorum. Halk TV yönetiminin almış olduğu bu kararlar size göre bir amaca mı hizmet ediyor; yani stratejik mi, yoksa beceriksizlik mi?
Ben Halk TV’yi Türkiye’nin tek muhalif kanalı olarak görüyorum. Yok mu başka; var. Örneğin Tele 1 var çok başarılı. Fakat erişim ve marka adı olarak bakarsak Halk TV her durumda şu an için öbürlerinin üzerinde. Muhalefetin penceresi olabilecek yani dikkat edin odağı falan demiyorum, o kakar daralttılar ki ancak penceresi olabiliyor. Şimdi bu pencerenin karartılmak istendiğini söylemek istemiyorum. Bunun için biraz beklememiz gerekiyor. Ama ben şunu biliyorum, hiçbiri kızmasın darılmasın; konuk alıyorlar ve konukları konuşturuyorlar. O anda ekranda olan hiçbiri açık ve net bir şekilde seyirci ile bağ kuramıyor. Bir fikir söylemiyor. Ve bir muhalif söylem geliştirmiyor. Sadece konuklar aracılığıyla muhalif söylemler yapılıyor. Yani analistik bir şekilde yorum yapan, Türkiye’nin sorunlarını anlatan, iç ve dış politikadaki gelişmeleri ve yanlışları sergileyen kimse yok. Bunu şimdiye kadar iki kişi yapıyordu; biri ben biri Hüsnü Mahalli… İkimiz güm güm konuşuyorduk… Onun dışında yok… Peki yaptıkları programlarla ilgi çeken yok mu; var… Ama konuklar üzerinden gidiyorlar. E bu durumda CNN Turk’den bir farkı kalmıyor. CNN Turk, Haberturk yada NTV muhalif olan ismi de ekrana çıkartıyor, o söyleyeceğini söylüyor, iktidar yanlıları zaten baskın oluyorlar. Halk TV’nin farkı iktidar yanlılarının sesi hiç olmuyor, sadece NTV ve CNN Turk’de izin verilen ölçüde yumuşak muhalefet yapanlar Halk TV’de de konuşuyor. Bundan sonra Halk TV’de ne olacak onu da zaman içerisinde göreceğiz.
Bu anlattıklarınızdan Halk TV teslim oluyor sonucunu çıkartabilir miyiz?
Yani çok acı ama öyle olursa o demektir zaten… Böyle bir şey yaparlarsa, iş sonuçta oraya gelirse, teslim olmuş demektir o zaman… Biraz aman diyorum, bir hafta bir izlemek istiyorum. Ayşenur Arslan başlayınca ne yapacağını biliyoruz. Sonuçta “ay şekerim, vay şekerim” muhalefet yapacak ama konukları var yani konuklar güm güm konuşurlarsa ne âlâ… Şunu yapan yok, benim özelliğim belki oydu, bir konuyu alıp net anlatan, herkesin anlayacağı şekilde anlatarak düşünceye sev eden, böyle yapan yok. Ayşenur Arslan gündemle ilgili güzel şeyler söyler de ama o netlikte bir açıklama yaptığını veya konuştuğunu ben görmedim.
Benim sormayı unuttuğum veya sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Şunu söylemek istiyorum, ilk defa bir gazetecinin işten çıkartılması yada bir sesin kısılması bu kadar uzun süreli bir tepkiye sebep olsun çok hatırlamıyorum.
Emin Çölaşan vardı bir de…
Bunu düşündüğüm zaman Can Ataklı çok seviliyor, tabi seven çok ama bu biraz da muhalif hisseden insanlar yeter artık diyorlar. Tamam Hürriyet’i anladık ama yani Halk TV bile yaparsa… Yani bir gerekçe söyleyin bize… İşte onun yerine böyle abuk sabuk yazarlara “Can Ataklı’nın atılması normaldir diye Rıza Zelyut falan… Tepki telefonları başlayınca santrala ilk başta telefon açanlara verimsizdi ve kimse seyretmiyordu, reytingler çok düşüktü kaldırdık…
KANALIN TEK SAHİBİ OLAN BAKAL’IN AÇIKLAMA YAPMASI LAZIM
Aslında bir medya sitesinde yayınlanan iddia var. Deniz Baykal’ın talimatı ile işinize son verildiği, bu kararın uygulanmasından hemen sonra da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’in, Baykal’ı hastanede ziyaret ettiği ve dolayısıyla Erdoğan ve Baykal’ın sizin üzerinizden karşılıklı olarak jestleştikleri iddia edildi.
Evet okudum. Ona şöyle üzülüyorum ben buna ihtimal vermek istemiyorum. Baykal’ı da zor durumda bıraktılar. Benim bir Baykal ilke özel hukukum var, iki eğer ki böyle bir şey doğruysa zaten Türkiye’de her şeyin bittiğini hissederim. Baykal bile Tayyip Erdoğan seçilsin diye… Bu ne ya… Tabi şöyle bir zorluk oldu; Baykal yıllardır nedense bu kanalın (Halk TV) tek sahibi olduğunu hep sakladı. Onun için kamuoyu bunu bilmiyor. Bu iddiayı yalanladığı an şöyle bir durum çıkacak; yalanladın, ama o zaman bu kanal senin… Yani hisse falan yok Baykal Halk TV’nin tek sahibi… Bu iddia yalandır dendiğinde o zaman birisi diyecek ki; efendim siz bu kanalın tek sahibisiniz o zaman Can Ataklı niye atıldı? Bu sorulara da bir cevap verilmesi lazım. “Can Ataklı’nın atılması benden habersiz” bunun denilmesi lazım.
BENİ YA BAYKAL YA DA KILIÇDAROĞLU KOVDURDU
Ben Şaban Sevinç gibi devlet memuru mantığıyla çalışan ve özel bir gazetecilik yeteneğini falan bu güne kadar hiç görmediğimiz bir kişi Baykal’dan izinsiz, daha doğrusu patrondan izinsiz bu boyutta bir işten çıkartma yapamaz gibi geliyor bana. İki patronu var CHP’nin bunu Kemal Kılıçdaroğlu da söylemiş olabilir. Deniz Baykal da söylemiş olabilir. Yani ikisinden biri. Başka türlüsü olmaz.
BİR GENEL YAYIN MÜDÜRÜ YANINDA ÇALIŞANLA KÜFÜRLEŞMEZ
Benim gördüğüm kadarıyla Şaban Sevinç, akıllı, zeki, kıvrak ve işini bilen genel yayın yönetmenleri gibi bir şeye de sahip değil. Bir sene önce sinkaflı küfürleştiği kişiyi işe alamaz yani. Bu kıvraklık yok bu arkadaşta. Zaten düzgün bir genel yayın müdürü adı bilinen ve yanında çalışan biriyle küfürlü kavga etmez. (Enver Aysever’den bahsediyor)
Bu arada Şaban Sevinç bildiğim kadarıyla Genel Yayın Yönetmeni değil galiba İdari genel müdür…
Her şeye o bakıyor…
Hakan Aygün’den sonra Genel Yayın Yönetmeni alınmadı diye biliyorum…
O zaman da Hakan Aygün değildi karar veren. Onların başka ilişkileri olabilir onu bilemem. Ama yani, doğru düzgün bir genel müdür ya da genel yayın müdürü yanında çalışan insanlarla küfürleşmez. Muhabirler kavga eder, müdürler de kavga eder ama en tepedeki adam, hele kamuoyunda tanınan kişilerle küfürleşmez. İşte oradan bile bu çapta olmadığı anlaşılıyor. Bir de beni üzen şu; muhalefetin tek çıkış noktasının yönetimi böyle bir kaliteye emanet ediliyor. Orada bir sorun var. Ondan sonra soruyorlar; muhalefet niye başarılı değil… Halk TV’ye baktığın zaman, onun yönetimine ve oradaki kaliteye baktığın zaman anlıyorsun ki muhalefetin başarılı olma ihtimali yok. Onun için de olamıyor zaten…
Kaynak: Cem Güner