Büyükada’nın Manastır Tepesi’nde 5 katlı ahşap bir bina. Dört tarafı tel örgülerle sarılı, paslı kapısında “Girmek yasaktır” uyarısı bulunuyor. 1964’ten beri boş olan binayı yabani otlar sarmış, çatısı çökmüş, tuğlaları, ahşapları bahçesine dökülmüş… Tepede sadece Patrikhane’nin görevlendirdiği bir bekçi kalıyor. 120 yıllık Büyükada Rum Yetimhanesi için belki de bir kurtuluş umudu doğdu. Yetimhane, 2018 Avrupa Kültür Mirası Yılı kapsamında Europa Nostra ve Avrupa Yatırım Bankası Enstitüsü’nün, “Avrupa’nın Tehlike Altındaki 12 Kültürel Mirası” listesine girdi. Eğer 15 Mart’ta açıklanacak finalde 7 eser arasına kalırsa, toplanacak fonlarla yeniden hayata dönebilir. Binanın, “Çevre ve Dinlerarası Diyalog Merkezi” olması düşünülüyor.
‘LEFTER’LE FUTBOL OYNARDIK’
Yetimhanenin hayatta kalan öğretmenlerinden biri olan 82 yaşındaki Yani Kalamaris, “1955’te öğretmenliğe başladığımda 20’li yaşlardaydım. Yetim çocuklara yardım etmek için çıktım. 192 öğrencim vardı. Onlarla bir aile kurmuştuk. Çocukların omuzlarından yetim hissini atmak istiyorduk. Ben çocuklarla yemek yerdim. Diğer hocalar bana kızardı” dedi. Kalamaris şöyle devam etti: “Bütün ada yukarı çıkardı, çocuklarla eğlenmek için. Lefter, Koço Kasapoğlu ziyarete geliyordu. Beraber futbol oynuyorduk. Okulda kunduracılık ve terzilik kısmı vardı. Çocuklar zanaat öğreniyordu. Pastacılık yapanlar da Avrupa’da profesör olanlar da oldu. Hepsi arayıp buradaki günlerini anıyorlar.” Artık tiyatro salonunun içine girilemediğini de belirten Kalamaris, “Hepsi el işlemesiydi. Bir kuyruklu piyano kaldı orada. Çok duygulanıyorum, üzülüyorum. Orası kapandıktan sonra, iki manastırda eğitimi sürdürdük. Biz burayı piyano sesleri ve çocuk cıvıltılarıyla bıraktık. Bıraktığımız gibi geri almadık” diye konuştu.
‘MÜLKİYET PROBLEMİ YAŞANDI’
Rum Vakıfları Derneği Başkanı Laki Vingas ise, “1964’ten sonra yetimhanenin kaderi siyasetle boğuşmak oldu. Mülkiyet, Rum Patrikhanesi’nin adınaydı ama ‘tüzel kişilik değildir’ diye bir ifade vardı. Bu varsayımla tapusu iptal edildi. Bütün tartışma tüzel kişiliğinin olmamasından kaynaklandı. AİHM kararları, bu kararın tescili, tapunun iadesi gibi siyasal bir süreç geldi. 40 yıl süren bir dönem yaşandı. Bina büyük zarara uğradı. Devletin bazı kurumları burayı koruma altına alabilirlerdi. 2010’dan sonra da patrikhanenin maddi imkânı yoktu” dedi.
EN BÜYÜK İKİNCİ AHŞAP YAPISI
Gazete Habertürk’ten İrem Koca’nın haberine göre Büyükada Rum Yetimhanesi, mimar Alexander Vallauri tarafından 1899’da, “Prinkipo Palas” adıyla lüks bir casino otel olarak inşa edildi. Sultan Abdülhamid’in fermanıyla kimsesiz çocuklara hizmet için 1903’te Rum Patrikhanesi’nin himayesine verildi. 1964 yılında, okulun fiziksel bakıma ihtiyaç duymasının yanı sıra, Kıbrıs sorunu nedeniyle yaşanan gerginlikler sonucu yetimhane boşaltıldı. 12 Haziran 2007’de mülkiyet yeniden Patrikhane’ye devredildi. Bu tarihten itibaren çeşitli projelerle röleve ve restorasyon çalışmaları için kollar sıvandıysa da projeler bitirilemedi. 206 odası olan bina, dünyanın ikinci en büyük ahşap yapısı olarak kabul ediliyor.