2017 başında hızlı bir yükseliş gösteren dolar endeksi, özellikle Mart ayından sonra düşüş trendine başladı. Dolar endeksi, doların diğer para birimleri karşısındaki değerini gösteren bir endeks olarak karşımıza çıkıyor. Aralık 2016-Ocak 2017 döneminde 100,00 seviyesinin üzerinde bulunurken, Temmuz 2017 itibari ile 95,00 seviyesinin altını gördü. Yani dolar global anlamda değer kaybetti. Bunun sebepleri arasında Trump’a olan güvensizlikten tutun, Fed’in bir sonraki faiz artışının belirsizliğine, yeni sağlık reformunun ertelenmesi ile oluşacak siyasi krize kadar birçok sebep sayılabilir. Global ekonomide, artık tahmin yapmanın lüks olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Nokta tahminlerden çok, trendlerin yol gösterdiği/göstereceği senaryoların ön planda tutulmasının daha doğru olduğu kanaatindeyim. Trendin oluştuğunu nasıl anlayacağız? Örneğin yukarıda verdiğimiz dolar endeksi bugün 94,7 ise, yarın 95,00, diğer gün 95,5 ise, trend yukarı mı kırılmıştır? Her ters eğim, trendin kırıldığına mı işarettir? Cevabı tabi ki hayır. Endeksin ters yöne kırıldığını anlamanın en kestirme yolu, dalgalanmalara bakmaktır. En az 3 dalga gösterip, aynı yöne hareket eden eğim yeni bir trende işaret eder.
Örneğin, aşağıdaki grafik Dolar Endeksinin seyrini gösteren bir trende işaret ediyor. Yuvarlak içine alınan dalgalar ve tekrarları, endeksin aşağı yönlü trend oluşturduğunu sunuyor. Bu trend, ters yöne üç defa tekrarlarsa endeksin artış trendi yaşadığı söylenebilir.
Bu teknik bilgilerden sonra, bir de ekonomi politikalarına bakalım. ABD merkez bankası FED, uzun yıllar faiz artışı için bekledi. Sonunda artışları peyderpey de olsa gerçekleştirmeye başladı. Şimdilerde faiz artışının sayısı konuşulur, fiyatlanır oldu. Önümüzdeki dönemlerde yeni bir kavramla daha sıkça karşılaşacağız. Bilanço küçültmesi / Bilanço daraltması… FED, uzun yıllar, özellikle 2008’den sonra sürekli tahvil alımına gitti, piyasaya para sürdü. Kendi bilanço büyüklüğü dört katından fazla arttı. Şimdi tersine bir süreç başlayacak. Tahvil alımlarını durdurup, likiditeyi ters makasa alacak. Bunun gelişmekte olan ülkelere etkisinin olumsuz olma ihtimali yüksek. Çünkü dolar bolluğu olan dönem bitecek, doların fiyatı, maliyeti artacak. Borçlanmalar daha yüksek maliyetle olacak. Fed’in bilanço küçültmesi hangi yolla, hangi zaman aralığında yapılacak sorusunun cevabı henüz net değil. Bunun hızı yukarıda saydığımız etkilerin de büyüklüğünü belirleyecektir.
Global ekonominin diğer önemli aktörlerinden İngiltere’ye baktığımızda, Brexit (AB’den çıkış) etkilerinin atlatılmaya çalışıldığını görüyoruz. Sterlin, tarihinin en kötü günlerini yaşayıp, tekrar toparlanma eğilimi içerisinde… İngiltere için önemli olan nokta, Brexit’in yumuşak bir geçişle yapılmasını sağlamak olacaktır. Haziran 2017’de İngiliz Reklamcılık Enstitüsü’nün yaptığı bir ankette, Brexit’e rağmen İngiliz firmalarının pazarlama bütçelerini arttırdığı sonucuna ulaşılmış olması olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Satınalma endeksi olan ve yakın gelecekte işlerin yolunda gidip gitmeyeceği tahminlerini içeren PMI endeksleri de İngiltere için olumlu seyrediyor. Sterlin’in eski gücüne kavuşması şimdilik hayal olsa da, en kötünün geçmişte kaldığını söyleyebiliriz.
Japonya ve Avrupa Birliği ekonomilerine de bir sonraki yazımızda yer vereceğiz. Yine, nokta tahminler değil, trendler üzerinde duracağız. Tüm bu gelişmelerin bizlere etkisini satır aralarına gizledim. Bunları süzüp kendi değerlendirmelerinizde kullanabilirsiniz. Bir sonraki analizimizde görüşünceye dek, mutluluk trendiniz hep yukarı olsun…