Ne vefakâr ne cefakâr insanlarsınız siz. Düşünüyorum da siz olmasaydınız okullarımızın hali nice olurdu? Milli olan Eğitimden ve Öğretimden bahsedilebilir miydi?
Mevzuata bakıldığında asıl göreviniz Öğretmenlik, bu nedenle aslında siz Müdür değilsiniz. Sadece Müdürlüğe vekâleten bakan insanlarsınız;ancak performans ve yapılan göreve bakıldığında siz okulların her şeyisiniz,
Bazen iyi bir anne ve baba, bazen iyi bir arkadaş, bazen iyi bir yönetici, bazen iyi bir lider, bazen iyi bir çözüm ortağı, bazen iyi bir öğretmen, bazen iyi bir personel, bazen okulun güvenlik, temizlik, tamirat, tadilat işlerini yapan ya da yaptıran, bazen elektrik, su, ısınma, telefon, internet vs… sorunlarını çözen veya çözüm üreten iyi bir çalışanı oluyorsunuz.
Öyle çok yönlü olmanız veya kendinizi öyle çok yönlü geliştirmeniz gerekiyor ki örneğin bir sağlık çalışanı sadece sağlık bakanlığının mevzuatını öğrenmesi gerekirken ya da bir vergi dairesi çalışanı sadece maliye bakanlığının mevzuatını bilmesi gerekirken ya siz sizler başta Milli Eğitim Bakanlığı mevzuatı olmak üzere Sağlık , Maliye , Çalışma ve Sosyal Güvenlik , Adalet , İç İşleri Bakanlığı hatta ve hatta Dış İşleri Bakanlığı mevzuatlrına bile hakim olmanız gerekiyor.
Amma velakin senin asli görevin Okulun Müdürlüğü değil. Unutma!
Fakat okul sana zimmetli öğretmen dersine girer çıkar, diğer görevlerini yerine getirir;ancak okul sana zimmetlidir.7 gün 24 saat okulla ilgili her türlü sorun sıkıntı seni bulur ve fatura sana kesilir;ancak senin görevin bir daha söylüyorum sadece ve sadece öğretmenliktir. Çünkü sen eğitim öğretim hizmetleri sınıfına dahil bir memursun.Senin başka bir statün de yok.
Şimdi hal böyleyken sevgili Okul Müdürü arkadaşım, Zinhar devletten ödenek istemeyeceksin. Veliden okula destek veya yardım istemeyeceksin. Okulun temiz tutulması için personel istemeyeceksin.Her türlü maddi sıkıntıları okulun yerel imkânları ile çözeceksin. Ha çözemiyorsan niye orada oturuyorsun ? Senin şapkadan tavşan çıkarman gerekiyor,çıkaramıyorsan hemen boşalt o koltuğu; çünkü biz iyi bir illüzyonist arıyoruz. Eğitimci değil. Suçlusun (!)
Sevgili okul müdürü arkadaşım, artık yeni ,nur topu gibi bir sorumluluğunuz ve sorununuz var. Sizler, yani okul müdürlüğünü asil değil vekaleten yapan siz öğretmenler! Okulun İŞ VERENİSİNİZ ya da İŞ VEREN VEKİLİ…
Anlayamayanlar için bir daha izah edelim: Asil görevin öğretmenlik, vekaleten müdürlük yapıyorsun ve Vekil-i Mutlak olarak işveren vekilisin. Milli Eğitim Bakanlığı adına iş yaptığınız için bakanlığın Türkiye’nin her ili ve ilçesindeki okullarının VEKİL-İ MUTLAKI sizsiniz.
20/06/2012 Tarihinde kabul edilen İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU ‘na göre artık okullarınızda İş Sağılığı Güvenliği Uzmanı çalıştırmanız gerekiyor. Bir hekimi istihdam edip İşyeri Hekimi olarak çalıştırmanız gerekiyor;ancak Bakanlıktan ne ödenek ne personel ne de sorumluluk almasını beklemeyeceksiniz. Siz artık İŞVERENSİNİZ ya da İŞ VEREN VEKİLİ yani özel sektördeki adı ile PATRONSUNUZ. Haydi hayırlı olsun(!)
Bu duruma bir de kanundan hareketle bakalım…
İşverenin genel yükümlülüğü
MADDE 4 – (1) İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;
ç) Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır.
(2) İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.
(3) Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluklarını etkilemez.
(4) İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz.
İdari para cezaları ve uygulanması
MADDE 26 – (1) Bu Kanunun;
ç) 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına göre risk değerlendirmesi yapmayan veya yaptırmayan işverene üçbin Türk Lirası, aykırılığın devam ettiği her ay için dörtbinbeşyüz Türk Lirası, dördüncü fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene binbeşyüz Türk Lirası,
ğ) 17 nci maddesinin bir ila yedinci fıkralarında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene her bir çalışan için bin Türk Lirası,
ı) 20 nci maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene bin Türk Lirası, üçüncü fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene binbeşyüz Türk Lirası,
1) 25 inci maddesinde belirtilen yükümlülüklere göre işyerinin bir bölümünde veya tamamında verilen durdurma kararına uymayarak durdurulan işi yönetmelikte belirtilen şartları yerine getirmeden devam ettiren işverene fiil başka bir suç oluştursa dahi onbin Türk Lirası, altıncı fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene ihlale uğrayan her bir çalışan için bin Türk Lirası, aykırılığın devam ettiği her ay için aynı miktar,
idari para cezası verilir.
(2) Bu Kanunda belirtilen idari para cezaları gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve İş Kurumu il müdürünce verilir. Verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren otuz gün içinde ödenir. İdari para cezaları tüzel kişiliği bulunmayan kamu kurum ve kuruluşları adına da düzenlenebilir.
Mevcutta bu kanunun 1 Temmuz 2016 tarihi itibari ile tüm kamu kurum ve kuruşları ile özel sektörde uygulanıyor olması gerekecek. Yapılan denetimlerde kanuna muhalefet edip uygulamayanlara ağır idari para cezaları verilebilecek.
Kamu sektöründe kimsenin kanuna itiraz edecek hakkı yok; ancak uygulanabilmesi için önce kim İŞVEREN kim ÇALIŞAN bu tanımların iyi yapılması gerekiyor. Patron her ayın 15’inde maaşını devletten alan MEMUR mu yoksa kamu kurum ve kuruluşlarını yönetmelik ve genelgelerle yöneten Bakanlık mı?
Bakanlık, bu sorunlara gerçekçi çözümler üretmez ise okullarda müdür olarak görevlendirecek öğretmen bulamayacak…