Esenyurt Belediyesi Sürekli Eğitim Merkezi tarafından düzenlenen Siyaset Akademisi eğitim programı kapsamında 6’ncı hafta konukları akademisyen ve gazeteciler oldu. Programa; AK Parti İstanbul Milletvekili, Gazeteci Markar Eseyan, Star Gazetesi Yazarı Cem Küçük, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cezmi Eraslan ve Kürt İş adamı Namık Sakık, Esenyurt Belediye Başkan Yardımcıları Gazanfer Karakaş ve Sebahattin Fidan katıldı.
“Batının istediği her zaman ambargo”
Ermeni kökenli olan AK Parti İstanbul Milletvekili- Gazeteci Markar Eseyan kürsüye gelerek söz aldı. Gençlerin bu ülkede sorumluluk alma, değer görme, yeni insan gücü devreye girmesi ve böyle buluşmaları önemsediğini dile getirdi. Eseyan, ” Türkiye yeni bir süreçten geçiyor. Yaşam iyi ve kötünün mücadelesidir. Ben mümin bir Hıristiyan’ım. Hayata başlarken, kendi tercihlerimizi yaparken her gün kararlar vermeye başlarız. Bu kararlarımızın toplamında kendimizi inşa ederiz. Dünyada ve Türkiye’de bunu çok iyi görmekteyiz. Bir algı mühendisliği içerisindeyiz” dedi. Ermeni baba ve Çerkez bir annenin çocuğu olduğunu söyleyen Esenyan, bunun zorluklarını anlattı. Burjuva demokrasisinin öne çıkış tarihinden bahsederek sözlerine devam eden Esenyan, ” Türkiye’deki vesayetin doğuşu 2’nci Meşruiyet ‘in sonrasında oluşmuştur. Bir ülkede enflasyon %10’un üzerindeyse, istihdam zayıfsa bilin ki o ülke sömürge altındadır. Türkiye böyle süreçlerden bu günlere gelmiştir. Adnan Menderes döneminde başlayan en güzel slogan ”Yeter Söz Milletindir” olmuştur. Batının istediği ise bu ülkenin üzerinde her zaman bir ambargo uygulaması olmuştur” dedi.
“AK Parti bu ülkenin çimentosudur”
Esenyan ardından yazdığı yazıları ile farklı çıkışları olan Star Gazetesi Yazarı Cem Küçük söz alarak ülkede son yıllarda yaşananları özetle dile getirdi. Cem Küçük, Türkiye’de yaşanan son süreç ve 7 Şubat sonrasına değinerek sözlerine devam etti. Küçük, ” Bugün Fettullahçı yapı ve onun savcıları Tayyip Erdoğan’a ve AK Parti’ye yönelik açılmış bir savaştır. Paralel yapılanma bu hükümetle bu yola gidilmeyeceğini anlayınca 17-25 Aralık’ta seçilmiş meşru hükümeti devirmek için bir operasyona geçtiler. Rıza Zarrab Türkiye’ye İranlı iş adamlarının parasını getirdiği için hedefe koyuldu. İsrail ve Amerika onun Türkiye’den gitmesini istiyorlar çünkü o paralar Türkiye’deydi. Bugün hâkim medyada seçilmiş Cumhurbaşkanına, milletvekillerine hakaret ve küfür ediliyor. Ne yazık ki bu ülkede bunlar yapılıyor. En büyük yalan Türkiye DAEŞ’E yardım ediyor dedikleri yalandır. Bir tane somut delil var mı, yok. Batı medyası bunları yayınlıyor. Buradaki Türk medyasında da bunlar yayınlanıyor. En ağır şekilde en olmadık şekilde Erdoğan’a ve AK Parti’ye küstahça saldırıyorlar. AK Parti bu ülkenin çimentosudur. İyi işler yaparak her kesimden vatandaşın içinde bulunduğu bir siyasi partidir. Hem içerden hem dışardan taarruz altında olan bir parti ve hükümet var. 80 yıldır siyasi gücü elinde tutanların gücünü Erdoğan ciddi manada kırdı” dedi.
“Abdülhamit realist bir devlet adamıdır”
Gazeteci Cem Küçük ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cezmi Eraslan kürsüye gelerek, ” 2.Abdülhamit Döneminde İslam Birliği” konu başlığı ile katılımcılara tarihi bilgiler aktardı. Eraslan, ” Osmanlı Döneminin son döneminde en başarılı devlet adamlarından biri ama anlaşılamayan bir devlet adamıdır. Siyasi rejimle yönetiminin son aşamasında geliyor. Yakın dönemin en büyük eğitim hamlesi onun döneminde başlamıştır. Eğitimi destekleyen bir isim fakat her türlü suçlamayla suçlanmıştır. 1881 bir dönüm noktasıdır. Osmanlının borçlarının ödenmesi için uluslararası bir kurul kurulmuştur. 1854’teki savaş İngiltere ve Fransa Rusya’ya karşı Osmanlı’yı savunmuştur. Bu borçlanma 1954 yılında bitmiştir. 1875’te Balkanlarda gayri Müslimler isyan çıkarmışlardır. Tanzimat Fermanı ile Osmanlı dil, din, ırk, ayırımı gözetmeden tüm insanları Osmanlı bayrağı altında tutmaya çalışmıştır. 2. Abdülhamit son derece realist bir devlet adamıdır. Ve batıya bu yönde yaklaşımlar göstermiştir” dedi. Akademisyen Cezmi Eraslan, 2. Abdülhamit dönemi devlet yönetimi ve tahtan indirilişe kadar olan dönemi özetle anlattı.
“Türkiye’nin güçlü bir iktidara ihtiyacı var”
Son konuşmacı olarak söz alan Kürt İşadamı Namık Sakık, Kürt meselesi, PKK, Güneydoğu ile 1 Kasım’da gerçekleşecek olan seçimlere değindi. Sakık, ” Geçmişte yüzlerce baskı, zulüm, yapıldı ve yıkıldı. Belki o zaman bu iktidar gibi yapılsaydı. İnkâr politikası yapılmasaydı kimse dağa çıkmazdı. Bütün Kürtler gerçekten PKK’lı değil ama Kürtlerin gideceği bir liman vardı o da AK Parti’dir. Fakat onu da kaybediyor. HDP ve PKK’nın tutumunu Kürtlere en güzel Kürtler anlatabilir. Kürtlerin %90’ı muhafazakârdır. AK Parti 2,5 yıllık çözüm sürecinde doğuyu PKK’nın eline bıraktı. Oralara fazla el atmadı. Buradakiler köylerine telefon açtı ve ne olur HDP’ ye oy ver dediler. Ulusalcı görüş 90 yıldır Kürtlere ve muhafazakârlara eziyet etmiştir. Halkın en büyük korkusu devletin onları tekrar PKK’nın kucağına atmasıdır. Abdullah Öcalan Gezi olaylarında Kürtlerin ayaklanmasını engellemiştir. Bize düşen görev inandığımız yolda ilerlemektir. Türkiye’nin güçlü bir iktidara ihtiyacı var. Bu yüzden Recep Tayyip Erdoğan’a inanıyorum. Kürt halkı devlete ve devletin kendisini korumasına inanmalıdır. AK Parti’ye yanlışlarını söyleyeceğiz. AK Parti’nin yanında duracağız ama eleştiride yapacağız. Başkanlık sistemini neden istemiyorlar? Sosyalistler bu oy oranını alamayacaklarından korkuyorlar ve Recep Tayyip Erdoğan’ı bu yüzden istemiyorlar. Demirtaş bu toprağın ürünü değil, dış güçlerin ürünüdür. Ben müteahhit değilim, siyasetçi, politikacı değilim. Tek derdim bu ülkede huzurlu ve mutlu yaşayalım” dedi.
Konuşmalar sonrasında eğitime katılan konukların gençlerin sorularını cevapladılar.