enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,4739
EURO
36,3865
ALTIN
2.938,35
BIST
9.031,82
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
19°C
İstanbul
19°C
Yağmurlu
Perşembe Parçalı Bulutlu
18°C
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
11°C
DİKEY REKLAM
DİKEY REKLAM

NOSTALJİ KÖŞESİ – Bir Futbol Cambazı – MUSTAFA CAMBAZ

02.07.2020
422
A+
A-

O bir futbol sanatçısıydı. Mahallede yetişen diğer yaşıtları gibi bir müzik aleti çalmıyordu. Onun kullandığı tek müzik aleti futbol topuydu. Diğerlerinin, elle ya da nefesleriyle yaptığı müziği o ayaklarını kullanarak yaratıyordu. O günkü ruh haline ruh haline göre her türlü ezgiyi duymak mümkündü; attığı çalımlarda bir çok dans figürünü görebilirdiniz. Bazen rakip futbolcuyla vals yapar, birkaç dakika sonra Rock’n rool a geçer, en sonunda “mastika” ile bitirirdi. Bazen rakip takımın arasına baş döndürücü bir hızla dalar, attığı çalımlarla fiyonklar çizerek arkasında saf dışı kalmış birçok oyuncu bırakırdı.
Bu siyah gür saçlı roman çocuğu, Silivri de kendi futbol tarzını yarattı. Yılların alışkanlığı haline gelen sıkıcı oyun anlayışını (eski bir ayakkabı gibi) çıkarıp bir kenara fırlatıp attı. Bunu başaran o muydu, ayaklarındaki şeytan mıydı, anlaşılamadı.

Görüntünün olası içeriği: 3 kişi, oturan insanlar, çocuk ve ayakkabılar

Görüntünün olası içeriği: 8 kişi

Görüntünün olası içeriği: 11 kişi

Görüntünün olası içeriği: 10 kişi, ayakta duran insanlar, düğün ve açık hava

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, ayakta, yazı ve açık hava

 

Hoşti Mustafa futbol sahasına, kenar mahallelerde bez bir topu tekmeleyerek eğlenen çocukların umursamazlığını taşıdı. Böylece fanteziye açık, eğlenceye önem veren ve sonucu pek de umursamayan bir futbol tarzı yarattı.
Dünyada sayılı birkaç futbolcunun yapabildiği özel hareketi, (topu iki ayağının arasına sıkıştırıp rakibinin üstünden aşırtarak geçirmesi) Yetmişli yıllarda yapabilen (benim izlediğim) tek oyuncuydu. Ve bu estetik hareketin Silivri’ deki tek temsilcisi kendisi olduğundan, tüm Trakya’ da “Mastika” olarak anılmaya başlandı ve Silivri’ nin spor hafızasında bu isimle yer aldı. O estetik çalımı bugün kim yaparsa yapsın benim gözümün önünde “Mustafa Cambaz” canlanır.
Bazı maçlarda hiç yapılmamış hareketleri dener, çoğunlukla başarılı olur ve büyük alkış alırdı. Mesela, alnının üstünde koşarken taşıdığı topla rakibini geçer ve sadece faulle durdurulurdu. Az rastlanır yetenekte bir oyuncuydu. Rövoşatanın Şili’ de mi, Peru’ da mı doğduğu hala tartışılır ama bu hareketin vücut bulmuş halini Silivri’ de tartışmaya hiç gerek yoktur.

Hoşti Mustafa şakayı seven bir oyuncuydu; gol atmaya giderken bazen topla geri döner ve alınan zevki artırmak için her şeye yeniden başlardı. (Bu arada tabi ki, Öner Abi ve Çevik Abi saç baş yolardı.)
Ömründe hiç bale izlememiş olabilirdi ama her yaptığını bir balet zerafetiyle yapardı. Onun bedeninde gizli bir esneklik vardı, bu esneklik tüm hareketlerine yansırdı. ( Meksikalı Hugo Sanchez’ e ve günümüzde ise Liverpooll’ lu

Salah’ a benzetebilirim.)

Beşiktaş, Mersin İdman Yurdu ve özellikle Konya İdman Yurdu formasıyla yıllarca sayısız goller attı, üst düzey futbol oynadı; bavul dolusu paralar kazandı. Belki okuma yazması olsaydı “Albert Camus” nun yazdığı cümleleri okur kendine bir hayat dersi çıkarırdı. “Şunu öğrendim ki,” diyordu Camus, “top birine hiç beklediği yönden gelmiyor. Bu bana hayatta çok yardımcı oldu. Özellikle de büyük şehirlerde insanlar göründükleri gibi olmuyorlar.” (Albert Camus yazarlığı başlamadan önce Cezayir de uzun yıllar kalecilik yapmıştı.) Ve Mustafa Cambaz ne yazık ki bu satırları okuyamamıştı.

Birlikte bir çok anımız var Hoşti Mustafa ile…
Yıllar önce Silivrispor da antrenör-futbolcu olarak görev aldığında, “Plaj Tesislerinde” kampa girdiğimiz bir akşam “Rüya Gibi Her Hatıra” şarkısını söylemişti örneğin; 2. Ligde yer aldığımız sene de yardımcı antrenörümüzdü ve yaptığı esprilerle herkesi güldürmeyi başarırdı. Silivrispor’ da çıkış yaptığım 1982 yılı birlikte forma giymiştik. (Sezon sonu, Gol Kralı olmuş ve Yılın Futbolcusu seçilmiştim.) O günlerde beni aradı telefonla, “Yarın Cahit Eczanesi’ nin önünde buluşacağız, Turgay Şeren gelecek, Galatasaray’ a götüreceğiz seni,” dediğinde hem şaşırmış hem de çok mutlu olmuştum. (Bir hafta önce Fenerbahçe ile görüşüp prensipte anlaşmıştık oysa!)
Ertesi gün dediği gibi Turgay Şeren siyah BMW siyle geldi ve Florya’ nın yolunu tuttuk. Ben o gün Galatasaray forması giymeye karar verdim. Üzerimde emeği olan bir isimdi, bana güvenmesi çok önemliydi ve gösterdiği çaba takdiri hak ediyordu. Aramızdan ayrılışı da futbol yaşantısı ve tüm hayatı gibi hızlı oldu; bir gün “kalp krizi” geçirdi… Para da, ün de yoktu artık. Şöhret denen o ılık yaz meltemi bir teselli mektubu bırakmadan uçup gitmişti. Mustafa Cambaz da aynı şekilde bu dünyadan ansızın uçup gitti.
Silivri’ ye malolmuş lakabıyla “HOŞTİ!”

Yazarın Diğer Yazıları
REKLAM ALANI