“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş amacına uygun olarak, “Milletin egemenliği”ni tesis etmek kararlılığı ve inancı ile yola çıkan Celal Bayar Adnan Menderes Refik Koraltan Fuat Köprülü , inançlarını Demokrat Parti adı ile siyasal bir akit haline getirdiler.
Bu akit, Milletle, Yeter Söz Milletindir diyerek milli şef olarak tanımlanan tek parti ve tek adam yönetimine son vererek Milletin iktidarı belirlemesi üzere yapılmıştı.
Birinin ya da birilerinin millete “şef”lik etmesine karşı çıkan, millete ancak milletin egemen olması gerektiği inancı ile yola çıkan Demokrat Parti,1946 da açık oy gizli tasnifle yapılan şaibeli seçimler sonrası mecliste yerini almış.mersin arslan köyde vatandaş biz oylarımızı DP ye verdik nasıl CHP çıkar diyerek mahkemelik olmayı göze alarak sandığa yani kendi iradesine sahip çıkmış ve bu konudaki tartışmalar seçimlerde hakim teminatında gizli oy açık sayım döküm esasına geçilmesini sağlamıştır.
Demokrat Parti Kuruluşundan sadece 4 yıl sonra,14 mayıs 1950 de Türk Siyasi Tarihi’nin ilk serbest seçimlerinde,yüzde 54 oyla iktidara gelmiş ve milletimizin oylarıyla ilk iktidar değişikliği sağlanmıştır.Bu olay demokrasi tarihimizde beyaz İhtilal Anadolu İhtilali olarak adlandırılır.
1924 ve 1930’da iki defa denenen ancak başarılı olunamayan çok partili hayata geçilmesi 7 ocak 1946 da başarılırken
aynı zamanda Milletimin bağrından çıkmış milletimizin tarihi inancı kültürü ta kendisi olan bu hareketle milletin iktidarıda kurulmuştur.
7 Ocak 1946’da kurulan Demokrat Parti, kuruluşu ile Türkiye’ye “yeni bir rota” çizmek noktasında en ciddi iradeyi ortaya koymuştu
Türk insanını, muasır medeniyet hedefine ulaştıracak bir aklın temsilcisi olarak , Türkiye’yi, etnik, dini ve kültürel her türlü çeşitliliği ile kucaklamış, Milletimizi birleştiren ortak değerlerin hepsine sahip çıkarak bir bütün kabul etmiş, bu şekilde Cumhuriyeti Demokrasiyle taçlandırmış,Devlet Millet kaynaşmasını Devlet Millet kucaklaşmasını sağlamıştır.
Hürriyet ve Kalkınma yolunda önemli adımlar atılmış, Türkiye adeta bir şantiyeye dönmüş “medeniyet yolunda” yüksek büyüme hızıyla her alanda ciddi mesafeler katetmiştir.
Ancak maalesef Demokrasiye yeni geçilmiş olması verilen bu mücadelenin önünün 27 Mayıs darbesiyle kesilmesi ve sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor denerek, kararı baştan verilmiş her türlü eziyetin yapıldığı, kurgulanmış yassı ada mahkemelerinin verdiği idam kararlarıyla 16 eylülde Maliye bakanımız Hasan Polatkan ve Dış işleri bakanımız Fatin Rüştü Zorlu ile 17 eylülde Başvekilimiz Adnan Menderes şehit edilmişlerdir
.
Türk Siyasal Tarihine Demokrasi Şehidi olarak geçen Başvekilimiz Adnan Menderesi Dışişleri Bakanımız Fatin Rüştü Zorluyu ve Maliye Bakanımız Hasan Polatkanı Rahmetle Anıyorum.mekanları cennet olsun.
Hürriyetin olmadığı yerde demokrasi adaletin olmadığı yerde barış ve huzur olmaz.
Bu dava daha sonra Adalet partisiyle devam etmiş ve Demirel liderliğinde yeniden iktidar olmuştur.
12 mart ve 12 eylülde önü yine kesilmiş ama her defasında yeniden ayağa kalkmış yeniden kıratı yine Demirel liderliğinde Doğru yol partisiyle iktidara taşımıştır
Bundan sonrada her daim hakkın hukukun adaletin hürriyet ve demokrasinin yılmaz savunucusu olan bu dava Milletimizin bizatihi kendi davası olan Demokrat hareket inşallah en kısa sürede yeniden ayağa kalkacaktır.
Bu vesileyle Türk Milletine Hürriyet ve Kalkınma yolunda hizmeti geçen ve Ahirete intikal eden gelmiş geçmiş Tüm Devlet Adamlarına ahirete intikal etmiş bu davaya bu ülkenin aziz köşelerine hizmet için koşturmuş tüm Demokrat partililere Allah rahmet eylesin Mekanları Cennet Olsun.” ifadelerine yer verdi.