Diyanet İşleri Başkanlığı, bu yıl koronavirüs salgını nedeniyle camilerde bayram namazı kılınmayacağını resmen açıkladı. Her ilin bayram namazı saatinde minarelerden tekbirler getirmek suretiyle bayram coşkusunun yaşanması sağlanacak. Bayram Namazı yerine Diyanet hangi namazı önerdi?
Türkiye’de 81 ilde, Covid-19 salgını nedeniyle arife günü ile birlikte Ramazan Bayramı’nda 4 gün sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacak.
Diyanet İşleri Başkanlığı, yaptığı son dakika açıklamasında, “Bu yıl maalesef milletçe büyük mücadele verdiğimiz Covid-19 salgını sebebiyle camilerimizde bayram namazı kılınamayacaktır.” bilgisini paylaştı. Camilerde Bayram Namazı kılınmayacak ama her ilin bayram namazı saatinde minarelerden tekbirler getirilerek bayram coşkusu yaşanacak.
Salgınla mücadele için alınan tedbirler kapsamında camilerin kapalı olması ve sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle bayram sabahı camilerde ilk defa bayram namazı kılınamayacak.
‘Bayramı kısıtlamalarla yaşayacağız’
Sayar, salgın nedeniyle camilerde Cuma ve teravih namazlarının kılınamadığını hatırlatarak, “Şimdi bayrama geliyoruz. Bayram neşe ve sevinç günüdür. Bayramlar hakikaten hem dini hayatımızda hem toplumsal hayatımızda çok önemli yeri olan, paylaşmanın, bölüşmenin, sevginin, kardeşliğin, dayanışmanın yaşandığı, dostların birbirleriyle görüştüğü, dargınların barıştığı çok önemli zaman dilimleri. Bunları yine yaşamaya çalışacağız; ama bazı kısıtlamalarla yaşayacağız” dedi.
‘Bir araya gelmekten kaçınalım’
İslam dininin insan hayatını ve insan sağlığını her şeyin önüne koyduğunu vurgulayan Sayar, “Bilim insanları bu salgının bir an önce ortadan kalkması için uyulması gereken temel kuralları söylüyorlar. Maske takmak, sosyal mesafeyi korumak, hijyenik şartlara dikkat etmek. Bunlar aynı şekilde dinimizin de emirleridir. Bayramda evvela bunlara dikkat etmeliyiz. Bayramlaşmalar, sıla-i rahim çok önemlidir; ama mümkünse bu yıl bunları uzaktan telefonla veya başka vasıtalarla dostlarımızı, yakınlarımızı, büyüklerimizi böyle ziyaret edelim. Komşularımızla hakeza aynı şekilde. Bayramı böyle geçirmeye çalışalım. Yani bayramda bir araya gelmek, ziyafet vermek, hakikaten bunlardan kaçınalım. Hazreti Peygamber bir Müslümanı tarif ederken ‘diğer insanların elinden, dilinden emniyette olduğu insandır’ der. Buna dikkat etmeliyiz” diye konuştu.
‘Fiili uygulama cemaatle kılınmasıdır’
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun bayram namazı ile ilgili görüşünü de açıklayan Zeki Sayar, Hz. Peygamberin uygulamasına bakıldığında bayram namazına çok önem verdiğini anlatarak, “Peygamber Efendimiz bayramda çocukların, gençlerin, hanımların bayram namazına iştirakini istemiş ve bunu temin etmiş ve bayram namazları daha çok sahrada ‘namazgah’ dediğimiz yerlerde kılınmış, Hazreti Peygamber’den bugüne de fiili uygulama bayram namazlarının Cuma namazlarında olduğu gibi hep cemaatle kılınmasıdır” dedi.
‘Bayram namazı yerine duha namazı’
Hanefi mezhebine göre Cuma namazında aranan şartların bayram namazı için de söz konusu olduğuna işaret eden Sayar, “Yani Hanefi mezhebinde bayram namazı vaciptir, mutlaka cemaatle camide kılınması gerekir. Bu mezhebe göre insanların evlerinde tek başına veya bir araya gelerek cemaatle bayram namazı kılmaları uygun değildir. Dolayısıyla Müslüman kardeşlerimize tavsiyemiz bayram günü erkenden kalkmalarıdır. Sabah namazından sonra Kur’an-ı Kerim okuyarak, tekbir, tehlil getirerek, zikir fikir yaparak beklerler. Sonra bizim kerahat vakti dediğimiz yani bayram namazının kılınma vakti gelince evlerinde 2 rekat veya 4 rekat Allah rızası için ‘duha namazı’ kılarlar. ‘Kuşluk duha namazı’ zaten her zaman kılınan bir namazdır, yani nafile namazlardan birisidir. Onu kılabilirler, dua ederler, bunu tavsiye ediyoruz. Böylece bayramı ihya etmiş olurlar” diye konuştu.